kafamda sorular döndü durdu
sanırsın bir çemberin içinde
dönmüş, dolaşmış, bağlanmış kalmış
kafası demir zincirlerle bağlı
çaresiz bir adam oldum.
cevap asla bulamadım,
ya da buldum, ama tatmin olmadım.
daha fazlasını istedim,
daha doğrusunu istedim her zaman.
bir durum hariç,
eğer korkuyorsam.
bildiğim yerini inandığıma bıraktı.
inandığım ise, düzinelerce gerçek içinde
en güzel olan oldu, en güzel yalandı.
seni özlediğimde nerede derdim mesela,
nasıl eğleniyor şimdi, acaba kimlerle?
nefret etmek istiyorsam o an, sevmediğim biriyle
bahane aradığımda, oturdun hep evinde.
hangisi işime geliyorsa da, doğru olan o oldu.
saçma deme, gülüp geçme
zira bilemezsin; sen hiç cebelleşmedin,
sensizlikle.
bu arada ben hep dışarıdaydım,
çünkü evde dört duvar saldırdı bana.
ya efendi gibi otur şurada dediler,
ya da çık şu evden git sarıl ona.
sana diye çıktım ben de hep.
sarıldım da bir şeylere,
ne olduğunu sorma.
mümkünse konuşma da,
özetle bir şekilde geçti zaman,
istediğim gibi olmasa da.
kısa diyecek beğenmeyeceksin.
ama o kadar zaman sonra,
anlatacaklarım bitti, ömür ise bitmez.
gidiyorum ve işte şimdi koparıyorum zincirleri.
arıyorum her gün biraz, arayacağım da zaten
ama özlemeyeceğim geçmiş günleri, eskiyi.
özenmeyeceğim artık yıllanmış mutlu vakitlere.
mutluluk burada, yıl desen her turda bir artıyor,
birazcık şerefi varsa, yüzümüze güler güneş bile.
neyse; konuştuk çok, uzatmaya lüzum yok.
ama sorarsan nereye diye,
bildiğini sanmam, ama söylersem hatırlarsın.
ben hayattakileri değil,
hayatı sevdim her zaman.
sadece ufak bir ara seni daha çok sevmiştim.
sonrasında yaşadığım kendime kırgınlığım.
hem de şimdi tam zamanıyken
kendime geldikten 5 dakika sonra,
yaşamaya gidiyorum.