Bu mektupta 80 günün ve son 20 günün acı ama gerçek bir yanı var. Aslında bu mektup hem kendime hem de O'na...


Aslında biliyor musun eskisi kadar öfkeli veya kızgın değilim. Hatta başka kızla konuşuyor olman bile şu an bana koymuyor!

Soğudum, uzaklaştım çünkü. Hatta iyi ki yaptın bunu diyorum. Çünkü oturup bir düşününce yavaş yavaş yaptıkların yüzünden ölüyordu duygularım. Bu yaptığınla da tamamıyla öldürdün. Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum artık. Ne olumlu ne de olumsuz…


Senin bu kadar olduğunu anlayamamış olmam, her yediğin haltı belki böyledir, belki şöyledir diyerek sürekli üstünü kapamaya çalışmak da benim hatamdı. "Yaptı çünkü seni önemsemedi, yaptı çünkü seni sevmiyordu yaptı çünkü yapmak istedi" diyebilmem çok zamanımı aldı ama gözümü de açtı ağır bir şekilde. Evet çok öfkelendim, ağır kelimeler kullandım çünkü üzüntüm ağır, öfkem sıcaktı. Senden böyle bir muamele görmeyi hiç beklememiştim. Sende bir şeylerin değiştiğini düşünmüştüm ancak görüyorum ki düşüncemde çok yanılmışım.


Pişman mıyım kullandığım kelimeler için HAYIR! Çünkü en başından beri yaptıklarınla sana fazla tahammül ediyor oluşumun öfkesiydi aslında sarf ettiğim her kelime. O gün benim duyduğum saygının bana duyulmasını ve bir şeylerin bana düzgünce anlatılmasını bekledim ancak beklentim gerçekleşmeyince 1 yıllık öfkem patladı. İçim de rahatladı aslında. Çünkü şimdi patlamam ileride geçirebileceğim büyük cinnetin önüne geçmiş oldu. İçim rahat ama hakkım helal değil. Çünkü o gece sabaha kadar, ondan sonra da her saat, her dakika döktüğüm gözyaşının hakkına girdin. Hak etmediğimi düşünüyorum. Benim neden bu yaşadıklarımıza layık görüldüğümü çok merak ediyorum.


Tercihlerinle mutlu olman, yaşattığın her şeyi beteriyle yaşaman ve benim sensiz çok mutlu oluşumu, aynı o gece benim içimin yandığı gibi yana yana izlemen, o kıyametin son günü yana yakıla "Sen sana yaptıklarıma nasıl dayandın?" Sorusuyla karşıma gelmen dileğiyle.