Küçüğüm,

Küçüğüm diyorum çünkü seni tanıyorum.

Çocuk ruhunu kaybetmeyen buruşuk bir ihtiyar olacaksın.

Zor zamanlar oldu,

Daha zorları da olacak.

Gün gelecek kiraz ağaçları çiçek açmayacak,

Erikler kütürdemeyecek takma dişlerinin arasında.

Belki ellerin, onları eskisi gibi kullanamayacak,

Eskiden dur durak bilmeden yürüdüğün yolların yarısına gelemeyeceksin.

Eminim dizlerin romatizmadan tutmuyordur

Kendine iyi bakmadın,

Gençliğin gibi eriyordur kemiklerin.


Küçüğüm,

Umarım gözlerin hala

Küçük birer inci tanesi gibi parlıyordur.

Umarım abim hala aynı hayretle bakıyordur ışıltısına.


Beni affet küçüğüm.

Sana hiç iyi bakmadım.

Umarım içindeki küçük kızı dinleyip

O pelerinli kahramanın elini tutmuş ve şehirleri talan etmişsindir.

Umarım yaralarının kanı dinmiş hatta izi bile geçmiştir.


Küçüğüm beni affet.

Nefesini senden almaya çalıştığım için beni affet.

Affet gözyaşlarını hoyratça savurduğum için.

Kabuklarını kaldırdığım için yaralarının,

Beş para etmez insanları hayatına aldığım için affet.


Umarım bunları

Sahile bakan balkonunda,

Kütürdetemediğin eriklerin olduğu masada,

Pelerinli kahramanın içeride ağaçtan bir şeyler oyarken beni affederek okuyorsundur.

Seni seviyorum küçüğüm.

Sana bunu ilk ve son kez söylüyorum,

Işıldayan gözlerini,

Güçlü omurganı,

Kahraman ellerini seviyorum.


Seni seviyorum küçüğüm