Saatlerce konuşmanın hiçbir şeye yaramadığını göreceksin bir gün. Umut kuşunu göğüs kafesinden kaçıracaklar ve sen duvarları yumruklanmış evlerin en tenhasında sol omzundan vuracaksın kendini. Seni anlamayacaklar, üşüyeceksin. Cehennem, insanın insanı anlamadığı yerdir, bilirsin.
En çok canının yandığı o gece, bir daha böylesi canım yanmaz diye düşüneceksin. Yanacak. Daha büyük cehennemler göreceksin. Korkma sakın. Düşecek, en dibi göreceksin. Burası son diyeceksin. Geçecek diyeceksin, geçmeyecek. Bazen geçmez. Her dibin biraz daha dibi vardır, bilirsin.
Nefes almak için pencereye değil de bir fotoğrafa koştuğunda fark edeceksin bir an. Bu yenilmişliğine en karanlık geceler şahit olacak. Göğüs kafesinde bir sızı, omzunda yanılgın ve kimsesizliğinle yeniden çıkacaksın sabaha. Parmak uçlarına dek bildiğin insan gün gelecek tüm anılarınızın üzerine koca bir kalıp beton dökecek. Kuyudan çıkardıkların seni o kuyunun en dibine atacak. Ardından gidecek, yarım ekmeğinin çeyreğini verdiklerin. Gitsinler. Bazen gitmek, kalmaktan daha iyidir. Sonra unutacaksın. Unutup tekrar hatırlayacaksın. İnsan, unuttukları ile yeniden tanışabilir, bilirsin.
Bir daha asla karşılaşmayacağın insanla, tekrar tekrar çarpışmayı öğreneceksin sonra o ıssız sokakta. Ve evin içinde, evsiz hissedip üşüyeceksin. Yalanlar bulup inanacaksın. Sevilecek, sevişeceksin. Ciğerlerini bırakacaksın belki dandik bir barda. Herkes bir gün gider, bilirsin.
Kalmanın, gitmelerden daha zor olduğunu öğretecek bu hayat sana. Kaldığın her yere, gidenin anılarını götürecek, yorulacaksın. Gücün yetmeyecek bazen, veda etmek için kaldırdığın eli yere indirmeye. Ama indir. Sevmek gidebilmektir. Herkes bir gün gitmek için gelir, bilirsin.
Hayat, yürüdüğün o yollarda yarım kalmışlıklarını bir urgan gibi gırtlağına düğümleyecek, yutkunamayacaksın. Sırtındaki hançerlerin hiçbiri, sevdiğin dilden gelen sözler gibi yakmayacak canını. Artık yaşayamam sanacak, yaşayacaksın. İnsanı hep zannettiklerinden vururlar, bilirsin.
Gün bitince, herkes gidince ve sen bir parkın kaybolmuş bir bankında üzgün üzgün etrafı izlerken anlayacaksın, insanın elleriyle emek emek yaptığı evin, ufak bir rüzgarla yerle bir olmasını izlediğinde neler hissettiğini. Göğüs kafesinde kaybettiklerin, gırtlağındaki o yumru ve gözünden düşenler... Göz kapakları ayrılıkları görmemek için vardır, bilirsin.
Bir şarkının notasına takılı kalacaksın ruhundaki sızı ile bir gün batımında. Hep yanlış melodilerle dans edeceksin ve ömrün yanlış anlaşılmalar seromonisine dönecek. Her köşebaşında, içini acıtan o sesi duyacaksın, korkma. Acıdan geçmeyen her şarkı biraz eksiktir, bilirsin.
Bir gün umudunun bittiği bir anda, bir el uzanacak sonra sana. Bütün dünyayı karşısına alıp herkesin sana sırtını çevirdiği yerde sana her şey olacak. Ellerini tut. Nefes almayı hatırlatacak yaralarından öpecek seni; korkma öpsün. Sevmek biraz da yaralarını sevmektir, bilirsin.
Omzunda çocukluğun ve yarım kalmışlıklarınla devam edeceksin yola bir yerden sonra. Her gün sarıldığın o boşluğun yokluğu kaburganda sızlayacak. Korkma, öldürmez. Dünlerin yarınlardan hep güzel olacak. Geçmiş omuzlara yüktür, kendinle kurtulacaksın her uçurumdan. İnsanı güçlü kılan yalnızlığıdır biraz da, bilirsin.
Baharlar yazlar göreceksin, çiçekler kuşlar unutacaksın. Hüngür hüngür ağlayacak, doludizgin güleceksin. Hikayeni anlatmak isteyeceksin birine, dinlemeyecek. Arkanı dönüp eve geleceksin, ev sana sarılır. Anlatamamak da cehennemdir bazen, bilirsin.
H. Nihan
2021-06-12T11:24:38+03:00Şiir gibi aktı gitti, böyle ritmi olan düz yazıları çok seviyorum. 🌸 Elinize sağlık.