kendimi eksilttiğim günlerin hatrına,

yol gitmez, insan geçmez bu diyârdan.

bu diyâr kalbimin virâne olduğu dönemden,

ışıklandırmanın olmadığı her karede ağlamaları.

yolculuğa çıkınca neyi arar insan?

hangi kalede durup dinlenmeli de ağlamalı şarkılarla?

yüzündeki solgun izlerin esirleri.


hüzün dolu bir akşam.

ellerinde çiçekler var.

her biri kırmızı kutuda saklı olan,

ruhumun kanatlarını koparan.

kalp ağrılarıyla hastaneye koşan,

peşinde iki şişe su bırakan.


ölümün kucakladığı günlerin hatrına,

yüreğimin yolculuğunda saklı anılar.

camiden gelen seslerin hatrına,

günahların içinde af dilediğim.

yağmur tanesinde küçük intiharlar,

akar durur beni sayıklayarak.


köprülerde bırakacağımı sandığım bedenimi,

inancımın ağır bastığı zamanın hatrına,

korkaklığın lüzumsuzluğu.

ince bir eşarp ile örttüğüm,

bir fotoğraf asılı duvarda.


hüzünlü bir gece, kalabalıklar içinde,

insanlar gülüyor, ağlamaklı çehrede.

köşede bir kadın, mutlulukla gülünce,

ruhundan bin parça kopuyor yeminle.

gecenin sayısız ayrılıklı günlerin,

sabaha kalmadan barışmış kendiyle.

bıçağı saklar, yattığı yerde,

uzanıyor kendine, sarılmış göğsüyle.