Kendimi sokak çocuklarıyla mukayese ediyorum. Öyle terli, öyle aç ve öyle susuz sıcaklığa.

Onlar gibi sıcağı hissediyorum,

Onlar gibi kardan nefret ediyor, yağmuru oldukça seviyorum.

Seni yâd ettiğim akşamlarda,

Kendimi bir sokak çocuğunun bruva çiziminin başında buluyorum,

Öyle yorgun, öyle koşmuş ölüme doğru.

Kaybedecek bir şeyi yokmuş dünyada,

Kazanacak bir şeyler de bulamamış, iki karton fazla toplamaktan başka,

Bırakmış kendini, zor zekat bulduğu inşaatın 8. katından aşağıya.

Kendimi, hep en yükseklerde buluyorum.

Öyle, tahtlarla taçlarla değil ha,

Kendimi hep, bir sokak çocuğu terk edilmişliği ile,

Bir inşaatın 8. katında buluyorum.

Sonra defalarca seni yâd ediyorum,

Seni her şeyden çok, seni en çok, deyişin ile hem de. Dayanamıyorum, kendimi 3.sigaramı, 4. sigaramın göğsünde söndürdükten sonra aşağıya bırakıyorum.

İnan bana yağmur!

Benim bedenin ölümü ezbere biliyor, kilometrelerce öteden bile ölümü tanıyorum.

Bileklerimde, boynumda, şakağımın sağ kıvrımlarında hatta,

2018'den kalma bir ölümü taşıyorum.

Sen gittin gideli sabah olmuyor değil de,

Sen gittin gideli sabahı göremiyorum.

Seni görüyorum, belki saçlarını, salınırken sırtına, ellerini görüyorum hatta, bir başka avuç, avuçlarında. Dayanamıyorum.

Güneydoğu'nun kabristan kokan sokaklarında, cebimde vasiyetimle adımlıyorum.

Her akşam, her gece, her karanlık diyarda,

ÖLÜME 1 NEFES vaat ediyorum.

Eğer yanımda olsaydın, ölüm benden 2 nefes alacaklıydı,

Senin adına söz veremiyorum.

O kadar parçaladın ki güvenimi,

Senin adına söz söyleyemiyorum.

Yine de,

Sana teşekkür ediyorum.

Herkesin pisi pisine öldüğü bu dünyada,

Herkesin ölümden köşe bucak kaçtığı sıralarda, sokak sokak ölmeyi kovalıyorum.

Belki bir utanç kaynağıdır,

Sensiz bir sokak çocuğundan öteyim,

Kendimi sokak çocuklarıyla mukayese ediyorum. Neşterin tersiyle bileklerimi yokluyor,

Buz gibi tüten soğuk namlunun şakağımda bıraktığı histen zevk duyuyorum.

Galiba deliriyorum,

Ölümle koyun koyuna, mahallenden geçiyorum. Senden kaçtığım her sokakta seninle buluşuyorum. Sana çokça ağlıyorum.

Biraz yumrukluyor,

Biraz kurşunluyorum arda kalanları.

Kendimi, sokak çocuklarıyla mukayese ediyorum.

Seni ise, sokak çocuklarını sokak yapan, çocukluklarına el koyan, onları ıssız bir çöpün kenarında ölümle başa bırakan anneleriyle.