Sadece başkalarının hayatlarına seyirci katılımcı. Kendine acıyan bunun arkasına sığınan aciz bir varlık. Her seferinde başa dönmek ilerleme sanrıları hepsi kandırmaca yanılsama günü kurtarmak. Değişen bir şey yok hala aynı kişiyim üzerine bir şey koyamadığım kendim. İsraf ve boşluklarla bilinmez bir bunaltının esiri olmak nasıl da yorucu. Kendim bile anlamlandıramadığım şeyler için insanları suçlamak bencilce. Ruhun çöküyor ya çıkacak ya batacak ama çıkacak daha dokunmak istediği çok şey var. Olmadığı birçok şeyi bilsede varlığından emin olduğu tek şey deneyimlemenin şehvet dolu arzusu. Belki de açgözlü önündekini göremiyor gönderilen kayığı reddediyor. Korkak mı çekingenleri mi var. Yoksa çekinceleriyle kendine haklı bir düzlem mi yaratıyor. Kişi kendini manipüle edebilir mi? Öyle görünüyor. Hareketi engelleyen masif örgü duvar nasıl yıkılır nası çözülür. Ya da bakış açımız mı yanlış yıkmak ya da çözümlemek mi gerekir ? Üstünden mi atlasak? Kabullenmek ve içselleştirmek mi işlevsel olan. Kendinle ilgili dilemmalarının olması ne kadar güvensizlik yaratıyor. Bundan mı besleniyor kendine güven eksikliği eminsizlik. Emin olmak olası mı yoksa bir kumar mı idrak edemiyorum. Belki de algıyla zehirlenmiş lanetlenmiş bir zihin. Belki de kendini beğenmiş bir zihnin zaafıdır acizleştirmek.