Kendinize inanmayın, hiç kimseye inanmayın....

Don Miguel Ruiz'in Toltek inanışına dayandırdığı bir öğüt. 

Hepimiz kendi hikayelerimizi yazan yazarlarız. Hikayenin başrolü, kahramanı. Peki yazdığımız hikayelerin ne kadarı gerçek. Bir incir ağacına öğle vakti tırmanan, tüm vücudu kabarmış, dal gevrediği için tam meyveyi koparırken düşmüş ve bir de kopardığı meyvenin çürük olduğunu görmüş birinin incir ağacına bakışıyla sabah serinliğinde ağaca çıkıp, gecenin huzurunu içine hapsetmiş bal damlayan meyveyi yemiş birinin incir ağacına bakışı aynı yerden midir... Her birinin hikayesi kendince gerçek evet ama bu gerçeklik incir ağacının gerçekliği midir... Ve yaşanan şeylerde incir ağacının suçu nedir... Incir ağacı her zamanki kusursuzluğunda oradadır tam da olması gerektiği gibidir. Ve senin deneyimin ve ona yüklemeye çalıştığın gerçekliğin onun saf gerçekliğini değiştiremez.(Bu arada örneğe takılmayın kitapta yazmıyor bu bir Aydın'lı olarak benim yorumum 😁)

Yanlış zaman ve anlardaki deneyimlerimizle bize yüklenen bilgileri taşıyarak yazıyoruz hikayelerimizi. O yüzden kendinize ya da bir başkasına inanmayın ama dinleyin. İnsanları dinleyin, sadece anlamak için değil belki de kendi hikayenizdeki yanlışı düzeltip kendi gerçekliğimize ulaşmak için.

Hepimiz kendi hikayelerimizi yazıp yaşarken ikinci roller yazıyoruz karşımızdaki insanlara, nesnelere ya da her canlıya. Onların gerçekliklerini, hikayelerini önemsemeden. O rollere girmeyince de kötü, çirkin, başarısız, tehlikeli ilan ediyoruz. Karşımızdaki her kim ya da neyse senin gerçeklerin kadar gerçek hikayeleri ve seninkiler kadar yalan ya da yanılgılarla dolu... 


Kim bilir kaçımızı içimizden gelen sesler, deneyimlerimize ya da başkalarının deneyimlerine dayanan korkularımız durdurdu. Yapmak istediklerimizden, sevdiklerimizden, ya da hayallerimizden vazgeçirdi. 


Ve kitapta bir şey daha var sevdiğim. Bize söylenen en büyük yalan herkesin kusurları olduğu... Oysa her birimiz bu evrenin bir parçasıyız ve kusursuz, biriciğiz. Bu bizim en büyük gerçekliğimiz. Çünkü biz saf gerçeğiz...Peki bize yüklenen bilgiler ve deneyimlerimizle bize yargılar dağıtan iç sesimiz...