Her şeyi kendim keşfedebiliyorum. İçimdeki haykıran sesi daha da güçlendirerek ruhumu buluyorum. Ayyaş sokaklarda zihni ayık bir şekilde gezen ruhumu. Dünya ile aramdaki o yıkılan köprüyü baştan aşağı onararak değil tek bir tuğlaya sırtımı yaslayarak. Beynimde oluşan iltihabı bir tuğla parçasına güvenerek yok sayıcam. Kör olucam, sağır olucam. İğne ile hayatımı dikmekten acıyan parmaklarımı yok sayarak, yırtmamaya çalışıcam sadece. 

İçimde uyanan okyanusun beyaz köpük kusan dalgalarını seyredeceğim. Sessiz ve şuursuzca. 

Taşıyın beni cebinizdeki para gibi, omzunuzdaki anne gibi. Herkesin herkesi gömmek için taşıdığı bu yerde bu sefer beni taşıyın. Kendinizi taşıtmak için, çıkarınız için. Söylenen kelimeler dışında kalan her şey değil midir davranışlarınız. Kendi benliğinizi en iyi sakladığınız o yalan davranışlarınız. Kusamadığınız hayatın leş nefretidir aynadaki silüetiniz. Tek gördüğünüz o değildir ama. Küçük sevgi kırıntısını cesaret edemediğiniz düşlerle harcadığınızı görürsünüz. Ve inanırsınız nefes aldığınıza, hayatın yaşanılmayan tek yer olduğuna. 

1.7.24