Tanrı bir gün körleri bir hapishaneye koydu. Onlara altından ve pırlantadan yapılmış bir evdesiniz dedi. Temiz akarsulardan ve pınarlardan bir bardak su diyerek hapishanenin kirli çeşme suyundan verdi. Onlar taze sebzelerden ve çok iyi pişmiş etlerden yapılan bir yemek diyerek kuru samanları koydu önlerine. Körler mutluluktan suyun iğrenç tadını ve samanın kuruluğunu fark etmediler ve afiyetle yediler. Sanki gözleri gibi tat alma duyularını da kaybetmişlerdi.



Bir gün bir kahraman geldi ve onlara

“Yediğiniz yemek samandan ve içtiğiniz su çeşmeden. Kaldığınız ev ise ne altından ne de pırlantadan, siz bir hapishanedesiniz parmaklıkları demirden. Tanrı sizi kandırıyor, uzak durun ondan! " dedi

Körler kahramanı lanetlediler, ona şeytan dediler ve koşarak Tanrı'nın yanına gittiler.


Tanrı, "O şeytandır dinlemeyin onu, size zarardan başkasını getirmez. Benim kudretim ve gücüm adına gidin o şeytanı alaşağı edin! "dedi.

Körler koşarak kahramanın yanına gittiler ve ona vurmaya başladılar. Kahraman ne kadar güçsüz olsalar da onlara bir șey yapmadı. Çünkü onları seviyordu, onları kurtarmaya çalışıyordu.

Kahraman, ''Tanrı’ya inanmayın!” diyerek bağırıyordu fakat sanki körler gözleri gibi kulaklarını da kaybetmişlerdi. Kahraman bağırdıkça daha çok, daha sert vurmaya başladılar. Fakat artık kahraman körleri ikna etmeye çalışmıyordu. Ağlamaya başlamıştı.


Körler kahramanın ağladığını görünce duraksadılar ve "Tanrı'nın gücü bizimle, onu yeniyoruz. O acıdan ağlıyor!" diye bağırarak daha sert ve öldüresiye vurmaya başladılar.


Lakin bilmedikleri bir şey vardı. Kahraman acıdan değil, körleri kurtaramadığı için, Tanrı’nın kötülüğünden kaçıramadığı için ağlıyordu.


Körler ise Tanrı’nın gücünü değil, cahilliğin gücünü kullanıyorlardı. Artık kahramanı öldürmeye yaklaşmışlardı. Kahraman son anlarında "Lütfen ondan uzak durun, ben olmasam bile onun elinden kurtulmalısınız, gözlerinizi açmalısınız..." diyerek son sözlerini söyledi ve gözündeki yaşlarla cansız bedeni yere düştü.


Körler dans ediyor, "Şeytanı yendik!" diye bağırıyorlardı. Çok mutluydular çünkü onlar göremiyorlardı. Tanrı ise bütün olan biteni gülerek izliyordu.

"Körler kördür, gözlerini nasıl açsınlar

aptal kahraman!"


Kahramanları kaybetti.

Körler sevindi.