Her kişi farklı bir amaç için evrende var olduğuna inanır. Kimi yaşam amacının yardım etmek olduğunu düşünür, kimisi yaratıcının sözlerini iletmenin güzel sorumluğunu üstlenir. Egodan uzak ne istediğini bilen kendini bulmuş, varlık mertebesine ulaşmış gerçek haline evrilmiştir. Hata burada başlar. Sonsuz olanın içerisindeki bir anda takılı kaldığını, ilerlemenin mecburiyetini göremez. Sürekli yardım etmeye çabalar. Duyumsadığı mutluluk bunun devam etmesi gereken bir his olmasına karar vermiştir. Konuşur öğüt verir tekrarlar ve tekrarlar. O an da kalır ve ilerlemenin zorunluluğunu unutur. Varsıllık yitirilmeye, amaçsızlık ilk filizlerini vermeye başlar. Yine de göremez. Gerçek yaşam amacı şeyi yapmak değil, sonsuz olan şeyi fark etmek- anlamaktır. Anlamak için göze zihne tene ya da bilinmeyen duyulara sahiptir varlık. Anlamaktır asıl olan amaç. Kim anlayabiliyor? Var mı içinizde gözün amacını kullanan? Var mı gözün gördüğünü anlaması için mecburi olan zihni kullanan?