Uzun zamandır içimde adını koyamadığım hisler var. Bir yerde uzun süre oturmamı engelliyor bu hisler. Uzun yürüyüşlere çıkmama sebep oluyor. Aldığım her kararı sorgulatıyor bana. Kim olduğumu, nereden geldiğimi, nereye gideceğimi bilmediğim gibi, bir de bu hislerin ağırlığı ile düşünce okyanusunda dibe doğru çekiliyorum. Öyle çaresizim ki düştüğüm yerde sarılacak bir yılan bile yok. Kimseler… Kendime çok üzüldüğüm zamanlarım oluyor. Öylesine yalnız ve savunmasız, öylesine muhtaç bir haldeyim ki… Olduğumu sandığım kişi olmadığımı biliyorum. Ama kim olduğumu bilmiyorum. Yıllardır cevabını öğrenmek için emek verdiğim bu sorunun cevabını bulduğum sandığım zamanlarım oldu. Bu yanılgıları kabullendim ve denemeye devam ettim. Pes ettiğim zamanlarım oldu. Ölmek istediğim… Mücadeleye devam etmeye karar verdiğim zamanlarım oldu. Korkusuz olduğum… İnsan olmak dediğimiz şey ile kendin olmak dediğimiz şey arasında nasıl farklılıklar olabilir? İnsan olmak, kendim olmayı engeller mi? Peki ya evlat olmak? Evlat olmak, kendim olmayı engeller mi? Bu sorulara verecek cevabım da yok. Başkalarına verecek şeylerim de yok artık. Benden geriye kalanlarla yaşamaya çalışıyorum. Ben kimim? Onu da bilmiyorum.