Kirazın Tadı, tam anlamıyla hayata karşı içinde hiçbir ilgi kırıntısı barındırmayan insanlar için kapsamlı bir empati filmi. Filmde intiharı düșünen Badii adlı kiși üzerinden veriliyor tüm olgular. 

Badii Bey maddi olarak durumu iyi olan birini temsil ediyor burada. Bir yandan mutlak intihar fikrinin maddiyat boyutu ile ilgili olmadığına dair bir eleştiriye değinmektedir. Pahalı arabasıyla toprağı arşınlayıp intihardan sonra üstüne toprak atacak birini aramaktadır. İntiharın vicdan, din ve akıl boyutunu üç kiși üzerinden vermektedirler. Karşısına ilk çıkan kürt asker üzerinden vicdan olgusu ele alınmaktadır, asker bunun para almak ile ilgili olmadığını birini öldürmede etken olmak istememenin neden olduğunu söyleyip arabadan atlayıp kaçar. İkinci bulduğu kiși ise intiharın din boyutunu temsil eden, ölümün her türlü günah olduğunu dile getiren biraz amatörce bir ilahiyat öğrencisidir. Son kişi ise bilge Bagheri Bey, üzerine toprak atmayı kabul eder fakat bir yandan ona kendi intihar anekdotundan bahsetmektedir. Tam intihar etme aşamasında bir dut tanesinin ona harika geldiğini ve onun sayesinde fikirlerinin de değiştiğine dair bir soyutlama yapmaktadır. Burada insan ile doğa arasındaki ilişkinin güçlü oluşuna dair bir sentez vurgusu vardır.

Bagheri Bey'in asıl önermesi yani filmin genel önermesi, intiharın bir kaçış yolu olmadığı, bedenen intihar etmenin yerine zihnen seni yoran fikirlerini yok etme gerekliliği, aslında zihnin kısmi intiharına dem vurmak... Yani her șey zihinle bașlayıp biten minimal bir düzen aslında. 

Filmde ilk gün arayışındaki atmosfer toz toprağın olduğu tamamen flu ve kasvetin temsili yani intiharın. Ertesi günün sabahında gök gürültüsü ile birlikte yağan yağmur ise yaşamın kuvvetli bir temsilidir.