Bugünlerde geçmişime çok kızıyorum...
Kendi hayatıma değil,
Geçmişime sahiplik edenlere,
En çok aileme,
Biraz okullarıma ve öğretmenlerime,
Şehrime kızıyorum,
Çok değiştin diye bağırmak istiyorum,
Çıkasım geliyor kalenin en tepesine,
Döneceğim eski cebeci stadına,
Ben bunca ihanete rağmen değişmedim,
Sen şuncacık kalabalıkla ne çok değiştin diye bağıracağım.
Tuttuğum takıma çok kızıyorum.
Eski dostlara kızıyorum,
Eski sevgililere,
Gece vakti tek bir vasıta bile yokken,
Yolu beraber yürüdüğüm,
Sohbet ettiğim evsizlere kızıyorum en çok da,
Bunca kahpeliğin yarı yolda döndüğü o ankarada,
Bir tek sizle çıkılan yolculuklar tamamlanıyordu,
Söylenilen yerlerde ayrılıyordu yollar hep.
En çok size kızıyorum çünkü,
Yolculuk boyunca ne bir bilmişlik taslanır,
Ne de hayata sövülürdü,
Bir fırından istenilen hayır duasına poğaçalar,
Bütün geceyi satabilirdi mutluluğa,
Bir bardak çay parası verene,
Dua bile etmezdi kimsesiz dudaklar,
Ama gözlerimi nasıl minnetle dolduracağımı gördüm hep.
Kendime kızamıyorum hiç,
Onca ince eleyip sık dokumalar,
Kimseyi kırmadan dökmeden yol almalar,
Sürekli düşünen eğik başımla dolanırken,
Elimden gelenin en iyisini yapabilmek uğruna,
Geçen her bir anı feda eden kendime,
Asla kızamıyorum şu aralar.
Nasıl bilirdiniz dediklerinde ben göçünce,
Çok düşünürdü kara kara diyecekler ardımdan,
Varsın düşünelim zamana yenik düşüp,
Varsın aksın bütün şiddetiyle bu bende sığmayıp,
Düşünmeden duramıyor insan,
Kendime kızmamak için miydi?
Bazen yaptığım hataları
Kendime kızmak üzere planladığımda bile,
Sonradan öğrenince
Aslında zamanı geçmiş bir doğru karar,
Olduğu gibi çarptılar suratıma,
Derin derin düşündüğümde neyin ne olduğunu anlayacağım durumlara inat.
Ne fark ederdi bilmem,
Ama düşünmeden duramıyor insan,
İnsan olmak laneti kızdırıyor beni,
Her zaman sonraki adımı düşünmek,
İstemeden düşünmek,
Adımı atmamak üzerine bozmuşken düşüncelerimin akışını,
Yoluma konulan taşları fark etmek,
Peki nasıl olur bu durup beklemek,
En çok düşünmemek gerektiği anda?
Bir süre bıraktım yaşamayı,
Düşünmemek uğruna,
Sonra zaman yine çarptı suratıma,
Kalk dedi kalk,
Düşünmeden yaşamak,
Daha siz insanlara bahşedilmemiş bir lütuf
Sen ki uğruna düşünecek bir şey bulamayacak kadar aciz kaldın,
Düşün bakalım nasıl akıp gitti hayatından bunca zaman,
Nasıl geldin bu noktaya gözünü açıp kapamadan.
Artık en çok sana kızıyorum zaman,
Gençken sırt çevirdiğim ne varsa,
Sen geçip gidiyorsun diye,
Peşlerinden koşar buldum kendimi,
Beni de alet ettin gülünç oyununa,
Kızıyorum artık düşünmeye bile vakit bulamadan