Acıklı bir aşk romanı. Halil Cibran'ın kendisini anlattığı tahmin ediliyor. Selma Karami'ye olan imkânsız aşkını anlatıyor.
İncecik bir kitap olmasına rağmen, binlerce sayfa yazılan kitaplar kadar etki bıraktı bende. Kitapta birçok yerin altını çizdim ve neredeyse tamamı alıntı olarak eklenecek kadar etkili cümleler. Ancak duygu yüklü aşk cümlelerinden fazlası da var kitapta. Özellikle din adamlarına yönelik ciddi eleştiriler yer alıyor. Kadın hakları konusunda da çok önemli tespitleri var.
İradeleri dışında evlendirilen ve kocalarının eziyetlerine maruz kalan Doğulu kadınların yazgısından bahsediyor. Erkek egemen toplumun eleştirilerini yapıyor. Kitap yaklaşık yüz yıl önce yazıldı ancak kadınların yaşadıkları konusunda çok fazla bir değişiklik olduğunu maalesef ki söyleyemeyeceğim. Özellikle bitmeyen kadın cinayetlerini de düşününce bu düşüncemin haklılığı da anlaşılacaktır. Yazar bu konuyu Selma Karami'nin ağzından çok güzel anlatmıştır. Selma burada tüm kadınlar adına Tanrı'ya sesleniyor:
"Bu kadın ne yaptı sana, ey Tanrım, senin böyle öfkeni üstüne çekmek için? Böyle bir cezanın onu zamanın sonuna kadar peşini bırakmaması için hangi günahları işledi? Senin verdiğin cezanın bu kadar ağır olması için hangi korkunç suçu işledi? Sen güçlüsün, ey Tanrım, bu kadın ise zayıf, peki o halde niçin belini büküyorsun onun? Sen yücesin ve her şeye kadirsin, o sürünüyor senin tahtının önünde, niçin çiğniyorsun onu? Sen önünde durulmaz fırtınasın,  o ise bir toz parçası,  onu şu karlı toprağa niçin savuruyorsun? Sen çok büyüksün, o aciz, niçin savaşıyorsun onunla? Sen her şeyi bilensin, basiretlisin, o ise şaşkın ve kör, niçin  kıvrandırıyorsun onu? Onu sen aşkla yarattın, niçin aşktan öldürüyorsun? Sağ elinle onu kendine kadar kaldırırken, sol elinle uçuruma atıyorsun..."
Bu cümlelerin üzerine söylenecek söz kalmıyor zaten. Mutlaka okunması gereken kitaplardan, keyifli okumalar...