Ey sevda yüklü bulutlar hala mevsimi gelmedi mi?
Önce damla sonra sağanak sağanak yağarak toprakla kucaklaşmanın vakti...
Birliktelikten doğan mis gibi toprak kokusunu içimize çektikçe mutluluğumuzun galebe çalacağı altın zaman
Ve ağaçlar yapraklarını bir lütuf gibi salarken yer yüzüne,
Taze ayrılığı, yitirilmiş nice güzellikleri çağrıştırdığını, hüznü fısıldadığını bile bile hiç mi acımazlar biz İnsanlara?
Bir melankolik sızıyla dolan gözyaşım yanaklarımdan süzülmeye utanırcasına doluyor ve büyüyor gözbebeklerimde okyanus misali belki göğsüme dolan sevdam misali doluyor ama bendini aşamıyor.
İşte böyle...
Nedense mutlu başlayan hikayelerim
Hüzünle sonlanıyor.
Aynı devam eden ve sonlarına yaklaştığını düşündüğüm hayatım gibi.
Biraz geçmişim biraz bugünüm...
Belki belki de içi havayla dolu bir balon gibi, yaşama sevincimin fısıltısıyla doldurulmuş, ama ucunu nerede kaçırdığımı anlamadığım bir anda esamesi savrulurken izleye kaldığım hayatım gibi...