Küllüğü boşaltırken ne kadar düşüncem varsa hepsinin vanasını açtım.

Gelmişim, geçmemişim hep şu saçlarımda.

Boş boş baktığım duvarlarda fragmanları oynar durur, yutkunurum.

Kaç akşamdır bir teyze elinde sopayla sokakları geziyor,

Kaç kedi geçti, kaç çocuk top oynuyor saydı.

Sonra gözüne iliştim.

Kırmızı fularım, daha o kıvırcık saçlı adama vermeden evvel taktığım fularım, Saçlarımdaydı.

Ne güzel kırmızı çiçekler açmışsın!

Dedi.

Elimdeki sigarayı kahvenin içine bandırıp bir selam çaktım, yüzü gülümsedi.

Umut gibi gülümsedi, sıcacık, zaman aldıkça sevilmiş gibi.

Elindeki sopayı bırakıp kedilere el salladı,

Bu akşam da sayalım bakalım, kaç çocuk kaldı, kaç kedi kaybımız var.