Öğlen vakti, o kırmızı koltukta uzanırken hayal kuruyordu adam; bambaşka hayatlara özeniyor, bambaşka yerlerde olmak istiyordu ancak bu hayallerin içine mutlu olmayı asla koymuyordu. Hayal etmek onun için bir tür kaçıştı; anının o çıldırtan sıkıntısı ve kulakları sağır eden sessizliğinden kaçtığı bir tür zaman makinesi icat etmişti sanki; kırmızıya boyadığı bu alete geri dönüş tuşları koymamıştı. Kaybolmak kim istemezdi hayallerde? Derken babasının kırmızı ses tonuyla irkildi. Sağlam bir fırtına yaklaşıyordu. Kırmızı hayvanları, kırmızı ahırlara sokmak için o kırmızı koltuktan kalktı adam...