Ülkemde yüzün üzerinde insan; işini doğru düzgün yapamayan, rant uğruna boğazlarına kadar tok olmasına rağmen hâlâ bir lokma ekmek için birbirini kesmeye hazır, malzemeden çalan, rüşvetle açıklarını kapatan açgözlü insanların yüzünden kendi evlerinin yıkıntıları altında hayatlarını kaybettiler. Kim bilir kaç tanesi; evini, yurdunu, ocağını, annesini, evladını, babasını o göçük altında bıraktı! O göçükten çıkan insanlar şimdi ne yapacak; kendilerini, yüreklerini nasıl düzeltecekler? Bu bile meçhul.
Şimdi size diyeceğim ki kendimle ilgili tüm dertlerimi bir kenara bıraktığım günlerdeyim; aklım, ruhum oradaki insanlarla beraber ama yalan. Pazartesi günü bilgisayarımı açtım ve çalışmaya başladım. Sanki dünya yanmıyormuş gibi. Sanki dünya bir virüsle uğraşmıyor, sanki insanlar açlıktan kendilerini yakmıyor, sanki deprem olmamış gibi.
Depremler oluyor yüreklerimizde, ertesi gün kalkıp, giyiniyor ve işe, okula, bara gidiyoruz. İnsan da çok acayip. Ambalajlarımız çok güzel, içlerimiz bomboş. İçten çürük gibiyiz hatta kış domatesi gibiyiz; dışarıdan her şey yolundayken bir kesiyorsun, tatsız, tuzsuz, keyifsiz hatta sert gelecek ama belki de kansız.
Kendimizden başka bir şeyi düşünmek durumundayız, zorundayız. Düzenimiz bozulmasın, aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın... Yaşasın tabii ama sen yaşayabiliyor musun kendinle, mevzu o değil mi zaten?
Kendimizden başka birileri için bir şey yapmadığımız, empati yapmadığımız, elimizi taşın altına koymadığımız, görmezden gelmeye devam ettiğimiz sürece olmayacak. Doymayacak bu ilgi isteği, bu bir şeyleri satın alma isteği, hırs, para sevdası birbirimize yardım etmeden geçmeyecek. Hiçbir şey yetmeyecek bencil insana. Para, başarı, hırs, kişisel gelişim, berisel iletişim. Instagramda aldığınız likelar, yaptığınız işlerin topladığı taktirler, yeni aldığınız kot, bot, çıktığınız seyahat, verdiğiniz kilo etmeyecek mutlu bizi. Etmiyor.
Başkalarına yardım etmeden, el uzatmadan, onların acısını, derdini, sevincini paylaşmadan, zor gününde cebindeki üç kuruşun ikisini ihtiyacı olana veremeden de yetmeyecek.
Tüm insanların kulaklarına gidip tek tek “Biraz empati yapalım mı, biraz birbirimizi koruyup kollayarak yaralarımızı saralım mı, biraz boş verelim mi kendimizi, biraz korkmadan sadece kendi hakkımızı değil de birbirimizin de arkasını kollayalım mı?”demek istiyorum.