Bir yaprak daha düşüyor ağaçtan,

Nazlı nazlı süzülerek toprağa.

Bahar teslim ediyor,

Sancaksız bayrağı umutsuz kışa.

İşçiler ve dilenciler titriyor soğuktan,

Dua ediyoruz onlara sıcak yatağımızdan,

Her şeyden bihaber Tanrımıza.

İşsiz babalar evlerine dönüyor yavaştan,

Daha ağırdır yükleri Atlas'tan,

Çocuklar bekliyor umutla,

Ekmeğin yanında belki bir de çikolata.

Yine kurtulamıyor kadınlar esaretten,

Namus bekçilerinin zehirlerinden,

Ve hoca efendilerin vaazlarından.

Çürümüş dinler öğütler veriyor, kendilerine bakmadan sade onlara.

Karnımızda uçuşuyor kelebekler sevgiden ve aşktan,

Her türlü soğuğa ve umutsuzluğa rağmen,

Seviyoruz ölüme bile aldırış etmeden.

Kıskanıyor bizi sevgili Tanrıça.

Vazgeçmeyeceğiz yine aramaktan,

Tanrının yokluğuna alışmaya çalışmaktan,

Anlamsız koşuşturmacamıza anlam aramaktan,

Ve açık içmekten çayı.

Kış gelip geçiyor işte.

Bizde yine umutsuzluk yine umursamazlık,

Hep aynı derecede, hiç değişmeden

Ölüme ve hayata karşı.