Bir gün daha kullanılmayacak hâle geldiğinden esef tutmuyorum. Günlere tutunmayacağım, umudumu yarınlardan beklemeyeceğim. Günü yaratana tutunacağım, umudum bu tutanağa yazılacak.


Yarın önemli bir gün. Çünkü yarın yeni bir gün. Yarın yarın olduğu için, yarın içinde sabahı barındırdığı için... Sabah ne güzel sabah... Sabah ki niyet etme vakti. Yarın yarın olduğu için, yarın içinde akşamı barındırdığı için... Akşam ne güzel akşam... Akşam sabahki niyeti hizaya çekme vakti. Sabahki niyeti bir çocuğu imtihan sırasına oturtmuş gibi yoklama vakti.

Bugün on tane kaz, iki tane kedi, üç tane köpek, iki karga, bir kumru, dört muhabbet kuşu, bir örümcek, 3 sinek, bir tanımlayamadığım böcek, bir martı gördüm. Bunlar zapta geçenler bir de geçirilmeyenler var. Onlar katibin işi. Kâtip deyince şu türküyü durmadan tutturur dilim. "Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur... Kâtibime kolalı da gömlek ne.." Bu türküyü ortaokulda heybeye koymuştum. Ondan beri durur, çıkarır ve çalarım. Bu sözler bir başına bir musiki aleti gibi davranır. Kâtip diyince teller titrer. Birsel Abi'den Paf ve Puf'u okuyuverdim geçen. Anladım mı yazılanları anlamadım mı bilmiyorum ama orada Léautaud diye bir abi var ki ilgimi celbetti.

Oralar nasıl?


Acaba kar yağar mı bu kış? İnsanlar kara kış diye diye kovdular. Kışlamayın şu beyazlığı diye kaç kere söyledim. -Kendime söyledim onlara söyle diye o da onlara söylememiş.- Tavuk kovar gibi kış diyorlar.


Hikmet Abi yeni video atmış. Bir kitap kaldı yarım cümlenin tamamlanmasına. Elif gibi... İkicisi ama birincinin ikincisi. Biriktirmeli insan ama öyle her bulduğunu yığanlar gibi değil. "Anlat." diye söylediklerinde anlatabilmeli. Anlatacağı olmalı insanın.


İnsan yaş aldıkça daha idrakine varıyor bir şeylerin. Tabii mesele yaşı almak değil yoksa kurunun yanında yaşın yandığı da olur zaman zaman. Onun'çin yaş alırken bir de "gaste"ye sardırmalı. Yaşı alıp sofraya koyunca gasteyi açıp ne yazıyormuş diye öğrenmeli. Gidip gasteyi hemen sofra bezi gibi sermemeli yere. Sofra bezine basılmaz ama yaşa basılır. Yaşa bastıkça insanlar ıslanır ama maşuklar ve âşıklar yaşa bastıkça alevlenir, yanar, harlanır, pişer, fırına sürülürler.

-23/08/22