Kışa baharı hatırlatan türküler söylüyoruz
Doluya tutulan henüz çiçekteki meyveleri
Saklayıp düşlerimizin sıcaklığında
Yaralanmış bahar müjdesinin buruk sevinciyle
Coşkuyla patlayacak mevsimsiz tohumlara
şimdi kitap arasında kuruyan
Veyahut göğsümüze taktığımız
vakitsiz solan karanfillerin adlarını veriyoruz
Takılıp peşine umutlu ezgilerle susanların
o yokuşlarla anlamlı yolun ardındaki düzde
deli ımaklarda durulup sinsi ovalarda vuruluyoruz
kaygılı uykularda kaygısız düşler kurup sevgiliyle
gecelerin doyumsuz sarhoşluğuna susayıp
her sabah köpüren yaşamak tutkusuyla
içimizdeki boşluğu söylenmemiş sözlerle doldurup
yasaklı türküler söyleyip korsan afişlere çıkıyoruz
Kulağımızda çınlayan türküler bahara dairdir
yokluk diye çektiğimiz guruldarken karnımızda
ettiğimiz küfürler yenirken nimet diye
şamdanlıklı bey sofralarında
yaşarız dayatma bir yaşamı
bu yaşamı sevgimizden değil
bir anlamı olmalı yaşamanın böyle olsa da
yürekte kuruyan umudu yeşertmek
elbet elden gelir
karanfillerin kış günü takılışı
değil boşa yakamıza