bir yolculuğa çıkıyorum,

artık deniz göreceğim,

ruhumu salıvereceğim kıyısız duvarlara diyorum;

olmuyor.

ne yapsam sanki kenetlenmişim,

ne yapsam bir tutkal var ellerimde.

nerede beni üzen şey varsa ellerime yapışıyor,

taşıyamıyorum, kendimi aşağı çekiyorum.

ellerimi kesip atayım,

bu yükle yaşanmaz diyorum;

olmuyor.

ne yapsam kurtulamıyorum bu hapsedilmelerden,

ne yapsam bir çengel gözlerimde.

takılıyor yanından geçtiğim her ağaca,

yaşlı ağaçlar ölümü hisseder mi? 

hayır konumuz bu değil,

artık anlatacağım sana,

sapmadan, saptırmadan.

yoruldum diyeceğim, 

ellerimi, gözlerimi al, bana kendini ver diyeceğim.

sen duymayacaksın, yürüyeceksin uzun bir yolda

gölgen sol omzuma düşecek,

sana yetiştikçe, büyüyeceğim.

göğe çarpacak başım,

ellerim küçük kalacak,

gözümdeki çengel bir dalda takılı kalacak.

şimdi diyeceğim,

şimdi ne yapalım? 

sen beni yine sevmeyeceksin,

sana ulaşacağım, daha da büyüyeceğim.

belki ellerimin ufaklığından öleceğim,

sen beni yine sevmeyeceksin.

ama bir yolculuğa çıkıyorum.

yolculuğa çıkmak zaten biraz böyle hissettirir.

dindiriyorum bu taşan duyguları,

sakince oturuyorum. 

beni sevmesen de olur diyorum.

hayır sus, inanacağım bu yalana.

en azından denizi görene kadar,

ruhumu salıverene kadar kıyısız duvarlara.