Eskiden çok okurdum. Çok fazla. Güzel zamanlardı. Ergenliğin vermiş olduğu 'hayatı sorgulama safhasında' müthiş bir sığınaktı o zamanlar. En çok özlediğim zaman da orası, şüphesiz.

Sonra yazmaya başladım. O ilk yazılarımda bile belliydi aslında zaman içerisinde böyle bir şeye evrileceğim. Hangi kelimeyi nereye koysam stresiyle başa çıkmaya çalışırken de mutluluk yakamdaydı. Mutluluk da diğer iyi hisler gibi yakama ağır gelmiş olmalı. Gittiler sonra. Geliyorlar ama. Az az.


Şimdiyse hem okuyup hem yazmaya çalışıyorum ama her ikisi birden biraz zor oluyor. Yazarken çok tedirgin oluyorum mesela. Acaba buraya dökülenler kendi hissiyatlarım mı yoksa derinden yazılmış yaşanmışlıklar mı başka insanlara ait olan?


Sadece bana mı öyle oluyor? Sanmıyorum.