Kıskanmak: (TDK Sözlüğüne göre) 1. Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak. 2. Herhangi bir bakımdan kendinden üstün gördüğü birinin bu üstünlüğünden acı duymak, günülemek, haset etmek. (…) 5. Yerinde olmayı istemek, imrenmek.  

 

  

Nahid Sırrı Örik’in Şaheseri "Kıskanmak" Romanı Üzerine 

Balzac, Flaubert, Stendhal gibi üç güçlü romancının eserleriyle aynı temaya sahip bir roman.  

Ana karakter Seniha’nın kıskançlığı ve kendisini çirkin olarak görmesini anlatıyor roman. Kırklı yaşlarında, hiç evlenmemiş ve toplumsal güzellik algılarına uymayan, çirkin biridir Seniha. Ailesi, abisiyle ilgilenip onu yurt dışlarında okuturken Seniha’yı ihmal etmiştir. Çeyiz masrafı çıkmasın diye ona gelen evlilik tekliflerine onay vermemişlerdir. Ailesi ölünce abisinin yanına İstanbul’a taşınır. Abisi daha sonra Ankara’ya taşınır, o da onun peşinden. Ve abisinin evlendiği kadın Mükerrem’in güzelliğini kıskanmaya, Mükerrem’i kullanarak abisinden intikam almaya başlar. 

 

Kitabın yeni baskısını yapan Oğlak Yayıncılık, kitabın ilk baskısına (1946 yılında ilk baskısı, Oğlak'ta ise 1994) sadık kalınarak, dilde sadeleştirme yapılmamış. Bence isabetli bir karar olmuş, romanın dili o kadar da eski veya anlaşılmaz değil. Tanzimat romancılarının ağır dilinin bizlere liselerde ödev olarak okutulması travma gibi bir şeye dönüştüğünden, biraz eskilerde kalmış romanlarımızı okurken o tedirginliği yaşıyoruz. Ama rahat olun; dili, romanın okunmasına bir engel değil. 

 

Öldükten sonra değeri anlaşılan yazarlarımızdan biri. Bunda hayattayken tarihe bağlı kalması, Osmanlı tarihini zaman zaman överek betimlemesi (O zamanlar yeni kurulmuş olan ülke Osmanlı geleneğini geride bırakmaya çalışıyordu) ve cinsel kimliği etkiliydi. Hatta Yusuf Ziya Ortaç’ın kendisi hakkında yazdığı şu dizeler vardır: Kırıtarak gelirken uzaktan Nahid Sırrı / Sanırım pantolonlu ceketli bir kız gelir. 

 

Romanı okuduğumda, Seniha üzerine bir psikolojik inceleme yazılması lazım, diye düşünmüştüm. Bu yazıyı yazmadan önce kısa bir araştırma yaptım. Özge Soylu’nun, "Nahid Sırrı Örik, Kıskanmak ve Psikanaliz" adlı çalışması olduğunu buldum. Makaleyi internetten bulup okuyabilirsiniz.

 


Alexandre Dumas – Siyah Lale: Kıskançlıktan Çatlayarak Ölmek 

Örik’in Kıskanmak romanı üzerine yazarken çocukken okuduğum Dumas’ın Siyah Lale romanını hatırladım.  

 

Bir lale yetiştiriciliği yarışması yüzünden komşusunu tutuklatan ve onun siyah lale tohumlarının peşine düşen Isaac, kıskançlığından çatlayarak ölen tek roman karakteri bildiğim kadarıyla. Karakter üzerine yazılmış pek makale yok ne yazık ki. Romanın tarihi bir fonu da var ama bizim okurların ilgisini çekeceğini pek sanmıyorum.  

 

  

 

Yazar: Abdullah Furkan Doğan