Fakat insan neler olup bittiğini üzerine zaman yükü binmeden anlamıyor.
Geride kalanın bırakılan mı yoksa kalan mı olduğunu anladığı anda başlıyor macerası çoğu yüreğin ve kanıyor aynı çoğunluğu yüreklerin. Kalan olmakla giden olmanın, haklı olmakla haksız olmanın, bitirenle bitirilen olmanın hiçbir anlam ifade etmediği kayalıklarda otururken buluyor kendini. Bir gece, bir gündüz, bir kış, bir güz..
Kendini bulmakla bundan memnun olma halinin eş zamanlı ilerleyeceğine inandırılan herkesin dilindedir o kelime. Hata bendeydi. Değişmeliyim. Memnun değilim diye çevirledebilir. İnsan kendini bulunca hazine buldum sanır. Ne acı.
İnsan kendini buldukça kaybolduğunu kaybolduğu yolda patikalar ararken anlar. Bilgi bitmez, bilgsizliklik küçülmez. Bilmenin ağırlığı da bir o kadar artar.
Böyle böyle dökülür sözler dilimizden, ellerimiz yazar bazen sevgiliye bazen arkadaşa ve bazen kendine. Birileri okur ve okumuştum diyerek yaşar fakat umarım yaşamıştım diyerek okumaz. Umarım yolculuklar daha kolay ve acısız geçer.