Eskiden kitaplar, okunurdu. Şimdiyse en iyi ihtimalle biliniyor.
“Karamazov Kardeşler’i okudun mu?” diye sorduğum soruya “Okumadım ama… biliyorum!” şeklinde cevaplar alıyorum. Okumadıysan, bana ne senin Karamazov Kardeşler’i bilmenden? Ben sana “biliyor musun” diye sormadım ki?
Kitabı okumamış ve büyük ihtimalle okumayacak. Ama Karamazov Kardeşler diye bir kitabın varolduğu bilgisini hafızasında tutma zahmeti gösteriyor. Kendini ne diye boş yere yoruyorsun ki? Senin yerinde olsam bu bilgiyi unutmak için uğraşırdım, hatırlamak için değil.
Bir bilme yarışı var kültür konusunda. Hepsi “Kim Milyoner Olmak İster?” adlı yıllık enflasyona direnmeye çalışan programın suçu.
Bir şeyi/kişiyi ismen bilmek yeterli görülüyor. Hatta belki tek değerli şey buymuş gibi bakılıyor. Dostoyevski bugün yaşasa yazar olduğu için değil, sarhoş bir şekilde çıkarabileceği potansiyel rezaletleri yüzünden bilinirdi. Ayrıca bu yönüyle Nejat İşler kadar bile konuşulmayabilirdi.
Belki de “influencer” denen kavram da buradan destek buluyor. Instagram ünlülerinin hangi baltaya sap oldukları çözülememiş bir gizem olarak kalsa da isimleri herkesçe biliniyor.
Kitaplara geri dönersem… Kitaplar ne içindir? Bence başka insanların yarattığı dünyalarda gezebilmek için. Bu sayede kendi içimizi besleyebiliriz. Ormanın içlerine dalıp yiyecek bir şeyler veya ateş yakmak için çalı çırpı toplamak gibi bir şeyi kastediyorum yani. Kitap okumak budur kanımca.
Kitap okumayan insansa kendi zihnine hapsolmuş bir varlıktır. Okumadan geçen yıllar sonucu çürümeye başlar. Bir de vaktinin çoğunu Reels izleyerek geçiriyorsa, büyük markaların “hedef kitle” diye tanımladığı potansiyel müşteriye dönüşür. Afiyet olsun Apple’a.
Günümüzde yeterince kitap okunuyor mu? Hiç sanmıyorum. Belki de giderek yok olmaya yüz tutuyor bu eylem. Bu durumun, yazarların kitap yazma motivasyonlarına etki etmesi en korkuncu. Bir zaman sonra kimse kitap yazmayacak diye bir his var içimde. Sahi, Wattpad edebiyatını bir yana bırakırsak, acaba dünya üzerindeki “son” ve “gerçek” romanın yayınlanmasına kaç yılımız kaldı?