Birinin yanında bulunmayı çok istemekle istememek çelişkisi hep yormuştur beni. Böyle bir soru sorulduğunda hep babam derdim ama onun yerini alacak biriyle karşılaşmam uzun sürmedi. Basit bir insan olduğumu hiç kimse söylememişti mesela bana. Kötü bir niyet barındırmadığını biliyordum aslında ama gecenin karanlığında kendimi ölçüp tarttığım şu zaman diliminde bunun ne kadar doğru bir tespit olduğunu fark etmem de uzun sürmedi...
Basitlik kavramı o kadar da kırıcı değil aslında. Hayatını olabildiğinde şeffaf ve basit yaşayan biri için en azından... Kafamın karışıklığıyla baş edemediğim içindir belki de elimden geldiğince basit bir yaşam sürme çabam. Her şeyi açık bir yüreklilikle paylaşmayı dileyen, insanlar tarafından sürekli kırılmış olmasına rağmen onlardan ümidini kesmeyen ve böyle yaptığı halde değerinin farkında olmayan birinin bu yaşam biçimini seçmesi de şaşılası bir şey değil esasında.
Kişinin basit bir yaşam sürmesi, derin düşünceler içerisinde kaybolmadığı yanılgısına düşürmesin sizi. Duruma başka bir açıdan bakarsak kendini hassas yetiştirmek de basitliğin bir parçası... Kendini güzel yetiştirdiğini iddia eden kişinin bundan zarar görme olasılığı büyük. Bunun farkında olması durumu daha da trajik kılıyor. Bir şeyin yanlış olduğunu bile bile hala onu yapmaya devam etmek o kadar da övülesi bir şey değil, bunu bilmekte fayda var. Ne yazık ki bütün bu bilmeler insanı bir çıkmaza sürükleyip ona zarar vermekten öteye geçemiyor...