İsmini hakkıyla taşıyan bir kitap. Yazarın kendi hayatından esinlenerek yazdığı bu kitap, göreceli olarak çok başarılı olamayan bir yazarın açlıkla ve açlığın getirdiği duygularla baş etmeye çalışmasını anlatıyor. Betimlemeleri öyle başarılı ki açlığın zorluğunu hissediyor ve bir yerde artık bundan rahatsızlık duyuyorsunuz. Yazar olmak isteyen kahramanımızın yemek yemesini siz de en az onun kadar arzuluyorsunuz. Yemek yiyebilmesi için eline geçen bir fırsatı onu hak etmeden kazandığı için geri çeviren kahramanımızın, açlıkla ve hatta üzerinde bir paltosu bile olmadan bir yaşam sürmekle mücadele etmesine rağmen, ahlaklı yaşamından vazgeçmediğini görüyoruz. Kitap bana göre sadece bir yazarın açlıkla mücadelesini anlatmıyor. Aç olan bu genç; sistemle, toplumla ve kendisiyle karşı karşıya geliyor sürekli. Herkes toksa sen de tok olmak için bir yol bulacaksın, karnını doyur ve uyumu bozma, bunu nasıl yaptığın önemli değil.
Bu ve bunun gibi birkaç şey daha var bence kitabın alt metninde. Okuyup üzerine düşündükçe ilginçleşiyor kitap. Kitabı okumadan önce yazarın hayatına da bir göz gezdirmenizi tavsiye ederim.