Hayal kurmak için

çok yaşlı bir kalp

bir çocuğa benzer,

melekler ninni söyler

en çok o çocuk duyar,

sesler daha bir sıyrılır

alegori kimliğinden,

tüm o seslerde

gözleri devrilirken

bir reddediş duyulur

özür dolu

dolu gözlerinde çocuğun.

 

 

Eksik bir ev

kof bir ağacı andırır,

çello notalarının

yankılandığı yatak odasına,

odun sesleri de karışır

yaşlı komşunun kimsesizliğini

örtbas ettiği karanlıkta.

Annesiz bir çocukluğunsa

eksilmez hiç dudağından

kimsesizliği,

kof bir yaşamı andırır o da

oda gibi,

göçebe bir kalp taşır

sol göğsünün tam altında

yankısı hiç susmaz

ne gün ışığında

ne alaca karanlıkta,

sessizlik

inat gibi korunur

alıp götürür tüm çocukluğu

evin en arka odasına kilitler,

yanağında kurumuş kalmış yaş ile

oturur yatağın üstüne çocukluk

bir yetişkin koridorda oturur.


 

Bir yetişkin

paltosunun en derin cebinde

saklar geride bıraktıklarını,

gitmenin türlü türlüsü de

çantasının en iç gözünde,

endişeli gözleri okunur

cama yansıyan suratından,

dik duran bir omuz

henüz ölmemiş

bir kalbi tasvir eder,

ancak bir yetişkin

ölü bilmek ister kalbini,

acımasız hücumun bedeli

utanmaz heybetinin altında

yatan korkaklık olur,

ninnileri kalpten değil

bir yetişkin ezberden okur.

 

Asi bir insan

bana yıldızları andırır

yıldızların ruhu yumuşacıktır,

asi bir insanın ruhunda

hiç sönmeyen bir mum vardır,

gündüzleri katı bir heykelse de

geceleri kalbi teninde çarpar.

Hayal kurmak için

yaşlanmamış bir kalp ise

bir kumbaraya sahiptir,

"Evi için."

evin o en arka odasında,

meleklerin sesi yükselir

O ise ninniyi hiç duymaz.