Köhneleşmiş işte ruhum, daha neyi bekliyorsun söyle. Kırılsın mı kolum kanadım?
Çöksün mü üstüme kapkara bulutlar?
Yıkılsın mı evim?
Görmüyorsun bile içimi
Duymuyorsun iniltilerini sancımın
Gelmiyor sana yüreğimin yanık kokusu
Gariptir ki baştan ayağa sendim
Baştan ayağa biz'dik bu bedende...
Yitirilmiş aşk, karışmış arşivler toparlanması güç. Lakin denemeye değer her seferde. Pes edişlerin sonu kötü
Bu güneşin batışı yeni değil ki
Bu yağmurun yağışı ilk değil
Toparlan hadi yeni sayfa açılacak gün doğumunda, biliyorum ağır defter, ardı dolu yeni başlangıçlarla
Çek yine çizgiyi, alışık bu kalem karalamaya geçmişi...
Ve güneş doğar yine, alışmış
Rengi açmış kahverengi, ela gözleri
Yumdular mı geri, yorgun
Çektiler mi üstlerine ipek yorganı
Dayanıksız yetiştirmiş anneler, çocuklarını
Babalar, bağırmayı, hükmetmeyi yazmışlar kaderlerine. Onların izinden gidilmiş çamurlu yerler
Hadi çıksana leke gibi bayramlık pabuçlarımdan. Ne hevesle giyildiler, bir çift.
Eller de battı artık yoktu kaderin temizleyicisi. Bulaştı bu kir üstüme. Sadece bekliyorlar çaresiz. Bu bayram hele geçsin belki diğer bayram yağmur yağmaz ha! Belki tertemiz olur yerler. Belki yeni bir yol çizeriz, sen yeter ki dile. Yeter ki tahayyül ettiğini ve yaşamına katacağını de O'na en saf halinle. Sonra bekle, biliyorsun güzelim yine güneş doğacak.
Doğmazsa en azından hiç oluruz.
Var olmamışçasına hiç
Bu gamı yaşamamışçasına hiç...
Hiç gelmemişçesine bu kirli dünyaya hiç!
Yayınlandı