Hoşça kalı denedim, gittim, kendimi söktüm kökümden. Yeni bir toprakta köklenmek için.
Kendi kararıyla aramızdan ayrılan şairleri anıyorum. Sevgilim, kara vebam, dudaklarından öpüyorum.
Nar gibi açılıyor için, ölümüne seviyorum.
Onlarla gidiyorsun sonra, bir mendil gibi ağlıyorum.
-Ben istedim dallanayım, bir kayaya kök salayım, o türküyü dinleyeyim, ben o türkü olayım-
Sevgilim yüzün eskiyor, bir kağıdın sıcaklığı bile yok, yüzün ekranlarda eskiyor, soğuk. Kokun yitip giden bulut. Sen ki çağla yeşiliydin ve tadın buruk.
Dilin dilimin altında jilet
Sevgilim, içimi kemiren kurt.
Peki simdi soruyorum, ben nerenin ağacıyım? Göğsüme çakılan çivi kimin elini delecek,
çürük gövdem kime çarmıh olacak? Kanı kasıklarımdan bileklerime akanda,
O
Kana,
Akana bakıp, usulca, baran diyende,
Baran ey Baba! Baran!
Kırmızı çığlık çığlığa, kırmızı sus, kökümün meskeni kabus,
Mesih, sen ey, koca ellerinle gövdemi sars.
Uyandır beni,
Uyandır beni.