Ne demek insanlığın yok olmuş hali? Kokuşmuş hali, bunamış epeydir ve soğuyamamış konuşmaktan... Bir dursalar bilecekleri yerde ne makbule geçecek. Bu ihtimalin altını üstüne getirdik, var ettik, umut ettik. Yine de gelip bozdular... Düşüncesizlik değil körü körünelik bu bataklığın adı. Körü körüne aşık olamayız öfkeye. Bende de bir yer var görüyorum, anlatamıyorum. Yazık değil, bir yol, bir ömür boyu gerçekten havaya bakarak yürünürmüş. Bunun adı da görmüşlük ve geçirmişlik olsun. Görmekten başka neye yarıyor gözler bilmiyorum. Kalıp uyduruyorum. Bir sürü insan gelip geçerken hayatların tepesinden, altını üstüne getirmiş benlerin ve bizlerin. Kimsenin cezasını sırtlanmak gibi bir ihtiyaç yok ama mecburiyetin altında boyun bükmek nedeni aynaya küsmelerimizin. Bu yolun taşlarını kendimiz özenle bulup koymuşuz önümüze. Bugün de en çok kendime küsüyorum. Ötelere kızıyorum, gelecek niye gelmedi? Hep o imrendiğim. Şimdi gerçekçi olma zamanı değil. Bazı vakitler fırsat kaldıkça biz de hayal kuralım istiyorum. İzinsiz gelmişiz gibi dünyaya adımları bağlıyor yedi yabancı birden. Şu gezegen ne düz ne yuvarlak. Köşeleri var işte batıyor. Ona rağmen sığınıyoruz. Oysa ben bırakıp iki elimi birden, bisiklet sürmek istiyorum. Birine daha denk gelmeden kendime sarılmak istiyorum. Ardımda kalsın kokular ve acılar.