Delilik bu! Ve bu delilik ancak böyle anlatılırdı. Kitaba çok yüzeysel yaklaşıp bir gerilim romanı diyebiliriz ama psikolojik açıdan da çok doyurucu.
Daha minikken annesiz babasız kalıp her şeye minnet duymasını aşılayan bir halayla büyümenin, öz güvensizliğin ve öz saygı eksikliğinin sonradan kazanılan orantısız güçle nasıl korkunçlaşabileceğini çok keskin bir sonla önümüze sunuyor yazar. İki açıdan bakmamızı sağlıyor duruma, yarattığı her kahramanı tam olarak hissedebilmemiz için, bizi şüpheye düşürebilmek için belki. Özgürlük için nelerden vazgeçilebileceğini gösteriyor, vicdanın yükünden nasıl kolayca kurtulunabileceğini ya da senin olmayan yükü nasıl sırtlanabileceğini, sevginin takıntıyla nasıl karıştırıldığını gösteriyor.
Hem sınıfsal farklılıkları anlamak için, hem insanın iç dünyasına yolculuk için okunabilecek çok güzel bir kitap.
(Yer yer bana Queen's gambit ve You dizilerini de hatırlattığını yazmadan geçemeyeceğim.)
*Zaten uyandığımda, daha mantıklı şeyler düşünmeye başlamıştım; gecelerin her şeyin karanlık yanını görmek, sabaha da farklı düşüncelerle kalkmak tam bana göre bir şey.
*Kullanmasını bilmiyorlarsa, insanlar neden para sahibi olur ki?
*"Erkekler aşağılık yaratıklardır!" dedi.
"En aşağılık yanları, bu sözleri yüzlerinde bir gülümsemeyle söyleyebilmeleridir" dedim.
*Önemi olmayan budalalıklarla kaybedecek zamanın olmamalı. Ciddi bir yaşam sürmelisin. Saçma sapan filmlere canın çekse bile gitme; ucuz gazeteleri okuma; radyo veya televizyondaki aptallıkları dinleme; havadan sudan konuşarak zamanını boşa harcama. YAŞAMINI KULLAN.
*Su beden için neyse, amaç da zihin için odur.
*Ama unutmak insanın yapacağı değil, başına gelecek bir şeydir ve benim başıma gelmedi.