Aralarından aceleyle sızıyorum. Yetişeceğim bir yer yok.

Derken birine fena çarpıyorum.

Domatesler yere saçılıyor.

Ve ardından da fena bir azar.

Böyle durumlarda bir şeyler demek,yapmak gerekir biliyorum.

Fakat neden sustuğumu da karşımdaki bu herhangi yüzü neden dehşet merakla izlediğimi de bilmiyorum.

Düşünüyorum.

Neyi nasıl anlamam gerektiğini, bir anlasam diyorum o anda.

Bir anlasam poşette domates olmak, dünyada insan olmak farkını.

Artık bunca iç kemirişten bir anlayış çıkarsam,

Bir 'şey' elde etsem diyorum.

Sonra toplamaya çalışırken bir domates eziliyor ayağımın altında;

"Bir yere konmak, bir sebeple saçılmak ve bir sebeple ezilmek" diyorum.

Ardından yine akıyor sokak.

Ve ben,

Bir domates olup konduğum poşette,

Fena bir çarpışa kadar,

Bekliyorum.