Bu süreçte çok şeye şahit oldum. Yaşamım, filizine erişebileceğim bir fidan kadar yeni. Tanımadan, doğasını bilmeden bir kanıya varılacak olursa pek gün görmüş sanılmayabilir. Hayatta uzunca vakitler geçirdiğimiz insanlar dahi tam anlamıyla bilemez bizi. İnsan en iyi kendisini tanır. Hal böyle iken bir bakışta anlaşılmak mümkün gözükmüyor. Hatta bütünüyle anlaşılmanın da mümkün olmadığına inanıyorum. Bence dil, anlamak ve anlaşılmak için yeterli seviyede değil. Düşünceyi olduğu gibi transfer edebilmenin bir yolunu bulmak gerek. Analoji, betimlemeler... Çoğu zaman yetersiz kalıyor. Bizi en iyi anlayacak düşünce arkadaşımız yine biziz. Çünkü düşünce kuantumdur, olduğu gibi en öz hali ile belirdiği ilk yer kendi zihnimizdir ve mevzubahis bu düşünceyi aktarırken deforme olması kaçınılmaz. Bu düşünce izini kendi zihnimde dahi takip ederken çoğu zaman sapmalar yaşıyorum. Gündelik yaşamın beraberinde getirdiği kaygılar, yaşamsal faaliyetlerimi sürdürebilmem adına yüklendiğim sorumluluklar... Kısaca yarın. Yarın hep keser benim düşünce akışımı. Çünkü yarın belirsizdir. Yapman gerekenler ve yaptıklarının sonuçları yarın cevap bulacak ve bu devasa bir olasılıklar silsilesi demek. Kaygı bozukluğumun beraberinde getirdiği hezeyanlar çoğu zaman karşılık bulmasalar bile varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bu bir türlü sönümlenmeyen rahatsızlık yalnızca ertesi gün yapmam gereken her şey bir bir belli ise ve sonuçları da az çok belli durumlar ise yakamı biraz olsun gevşetebiliyor. Neyse ki epey bir zamandır arkadaşlık etmekte bu durum bana. Öyle ki bir on yıl olmuştur belki, dışsal ve içsel iki 'ben' varlık gösteriyor zihnimde. Gündelik işler ile ilgilenen dış benliğim ve halihazırda bu işleri sürdürmeme engel olmamaları için içsel sıkıntılarım ile yüzgöz olan içerideki bir diğer ben. Bu nedenle nevrotik yanım büyük sıkıntılar doğurmuyor. Belki ileride içeri hapsettiğim ve orada tutmak için bir hayli efor sarfettiğim bu stres bir yerde bir hastalık olarak patlak verir ve ömrümü doğal yollar ile tamamlamama müsaade etmeden varlığımı sonlandırır. Belki. Bilemiyorum. Varsayımlar üzerine yaşanmaz. Zamansız ölüm yoktur, ölüm var ise zaman o kadardır. Bu vakti sana kimse biçmedi. Yaşam pek de büyülü bir olgu değil. Neyse. Bir buçuk saat önce uyumam gerekiyordu. Yarının hesaplamaları tedirgin etti yine beni.




E. 20.12.23