Serin bir yaz günüydü

Yazlık bir şemsiyenin altındaydı gülüşün

Muteber anılarının gölgesi perçemine düşmüş

Hatırı sayılır sayıda çizgiler belirmişti dudağının kenarında

Beni ise boğuyordu kalın bir iple münferit acılarım

"Feriştahınız gelsin!" dedim içimden

Sonra feriştahı geldi...

Oturduk.

Sen, ben, bir de feriştahı...

Ne de içerlenmiş meğerse, anlattı durdu kulağımızın dibinde.

İçtiğimiz sigaralardan yürüdüğümüz yollara,

Seviştiğimiz yerlerden

Sevildiğimizi sandığımız yerlere kadar...

Sen de oradaydın, hatırlamıyor musun?

Kalbinin ellerimde attığı anları

Gözlerinin içime içime aktığını hatırlamıyor musun?

Konuşsana Süveyda!

Anlat o ufacık cürmünle nasıl yayıldığını bedenime.

Övülecek bir tarafın da yok.

Saçlarının dalgası, gözlerinin mercanını saymazsak

Yoksa herkes gibi ehvenişer biriydin.


Ama serin bir yaz günüydü

Yazlık bir şemsiyenin altındaydı gülüşün

Feriştahınız gelsin demeyecektim...

O bozdu işimizi.