Kaç yaprak düşürdün ömrünün takviminden? Kaç mevsim bekledin gitmeyi seçmiş olanı? Gelmeyecek olanı, geç kalanı. Gelse de bir, gelmese de bir olanı. Böyledir bu, bir kez gitti mi giden, raylardan çıkmıştır tren.
Herkesin vardır oysa bir beklediği. Bu kimi için anne-baba, kimi için sevgili, kimi için de evlattır. Beklenen farklı ama beklemelerimiz aynı. Hüznümüz bir. Vazgeçtiğin an gelecektir beklediğin. Bu hep böyle olmaz mı? Bir şeyi yerinde, vaktinde -çok istediğin zaman, hemen gelmez sana. Sonra da hiç ummadığın bir anda çıkar gelir. Biz buna hayat diyoruz, siz yaşamak sancısı...
Oysa hiçbirimiz bilmiyorduk; insan en çok kendine geç kalır, en çok kendinden gider. Kimsenin kimseden gittiği yok. Kaldığı da... Asıl küsüp gittiğimiz zavallı anılarken hangimiz beklemiyoruz ömrümüzden koparılmış olanı? Biraz da olmuş olanı kucaklamalı. Uğurlamanın da vardır hem -dayanılmaz bir hafifliği, tazeliği. Zaten artık gelmesin giden. Çünkü bir kez döküldü kalbimin portakal bahçeleri... Koptu, koparılan. Yitti, yiten.