Tezatlar diyarından geçip gidiyoruz. Aşkın nefreti, yaşamın ölümü, yalanın gerçeği ortaya çıkardığını görmüyor musunuz? Gecenin karanlığı, yerini sabahın aydınlığına bırakırken nasıl olur da yalanların yerini bir gün gerçeklere bırakacağını ön göremeyiz? Evet, kör insanlık.
Aşk, elbet bir gün yerini nefrete bırakır. Nefret de aynı şekilde; gün gelir masadan kalkar, aşka kadeh kaldırır. Zamanı gelir ve yer değişir tüm tezatlar, görülmesi gereken mutlak bir gerçektir bu. Görün: Yaşam, ölüme razıdır. Aydınlık, karanlığa muhtaçtır. Siz, siyahın beyazsız olduğunu gördünüz mü hiç? Soralım, bir şey saf ve temiz olmadan nasıl kirlenir? Kim kötü doğmuş ki şu dünyaya? Bakın şeytana, kendisi melekti bir zamanlar. Unutulmamalı; kötülük iyiliğin sırtındadır, iyilik kötülüğün sırtında... Kamburu çıkmış şu dünyaya bir bakın: Soyut, somut; canlı, cansız; iyi, kötü içinde barınır. Görün ki dünya yaşıyor, "ölmek" zamanı gelecek diye.
İnsanlara gelince; ağlamadan mutlu olmayı, acısız rahatlamayı, ölmeden yeniden doğmayı, kaybolmadan bulunmayı, kaybetmeden bulmayı dileyenlere gelince: Tezatlıklar diyarından geçip gidiyoruz, farkında olun. Kör insanlık! korkunun sofrasında ekmek yenmeden cesaret nehrinden su alınmaz ki. Kahramanlara bakın: Pelerin ağır gelirdi onlara, dünyanın yükünü taşımadan evvel. Her şeyleri olmadan önce, hiçbir şeye zaten erişmişti onlar. Ve siz yaşamı arayanlar; ölüme bakın, onun farkında olun. Neyi arıyorsanız tezatına bir bakın, bilinmesi gereken gerçektir.