Karanlığın bir dengi yok
Zehirlidir sokak lambaları
Yarasaların valsi başlar
Kör nakaratlar dilimin ucunda yalnız
Gelinliğini bekleyen dağlardan ne haber?
Ayazı yiyince de mi dirilmez ölüler?
Nalsızlıktan kırılan atlar
Yükten kırılan hammallar
Nazardan kırılan deliler
Hızır'ı hiç gördünüz mü?
Geçti mi buradan?
Küfe çalınıyor artık zamanında yufka tutan eller
Yüreklerse sevilesi değil artık Ey Hızır! Taştan.
Yüksekten bir yara yuvarlanıyor
Geliyor yuvarlana yuvarlana
Muhatabına doğru..
Merhumuna koşan tabut misali
Yüreğimin en damarlı yerinden bir parçayı sunuyorum ona
Konaklıyor orada
Yüreğimde bir İsmail teslimiyeti
Yuvarlanan yaralar
Sağanak yağmurlar
Hepsinde bir kapı aralanır
Kapıyı aralayandır yaradan
Yaranın bir dengi yok
Zehirlidir tüm şifalı otlar
Şiirin valsi başlar
Kör nakaratlar dilimin ucunda yalnız