Hayal miydi yani bütün yaşantım? Gökyüzünde benim olan yıldızlar da mı hayaldi? Evet mi? Peki o? Onun teni, gözleri, saçları onlar da mı hayaldi doktor? Hatırlıyorum, yağmur kokan bir akşamdı çoraplarıma kadar ıslanmıştım ama bir yol üzerinde devam ediyordum. Hayır yalnız değildim. O da vardı, yanımdaydı. Benim üstümde bulutlar kol gezerken o güneş gibiydi yanımda. Ben soğuktan titrerken o terler döküyordu. Ağlıyor muydu yoksa? Tam oturmuyor orası ama o halde yürüyorduk. Bana gökyüzünü anlatıyordu, hani benim olduğunu söylediğim yıldızlar var ya, onları anlatıyordu. Bir görsen nasıl anlatıyordu doktor. Değil yağmur, şimşekler üzerine üzerine gelse bir saniye bile titreyemezdin, için sımsıcacık olurdu. Dişlerin birbirine düşmanca saldırmazdı, aşıklar gibi birbirlerine kavuşurlardı. Heyecan kaplardı yüreğini, konuşan o muydu acaba derdin. Doktor, o konuşurken bir prensesi andırıyordu bana. Gözümü kapattığım zaman sarayın bahçesinde çiçeklerin arasındaydım. Açtığım zaman prensesi görüyordum. O anlatırken ben bahçelerde geziniyordum. O sustuğunda rüzgarın bedenimi delip geçeceğini sanıp korkardım. Doktor, o beni bahçesine götürüyordu biliyorum. Çiçeklerinden de bahsedecekti çünkü az yolumuz kaldı demişti bir ara. Güneşin doğmasına da az kalmıştı. Neden buradayım ben doktor! Onun yanında olmam gerekiyor doktor lütfen izin ver gideyim. Beni bekliyordur şimdi o. Rüzgarı tekrar hissediyorum doktor. Korkuyorum doktor. Korkuyorum!