Covid-19 ve ardından gelen karantina günlerinde Albert Camus’nun Veba’sı gibi Jose Saramago’nun Körlük kitabının da okunma oranları yükselişe geçti. Ben de bu kitabı okumayı senelerdir erteliyordum, hazır evde otururken rahat rahat okuyayım diye kütüphanemden çıkarıp elime aldım. İyi ki de karantina günlerinde okumuşum, çünkü olayları biz ile özdeşleştirmem daha kolay oldu ve kitap daha anlamlı bir hale geldi benim için. (Bu arada elimde olmasaydı kitabı sipariş edecektim ama kitap siparişlerinden önce -özellikle şu dönemde- eşe dosta, ellerinde istediğiniz kitap var mı diye sormak çok düşünceli bir hareket olur, kargocuları rahat bırakalım.)


Detayına inmeden olay örgüsüne gelirsek; kitapta bir adam trafikteyken aniden kör oluyor fakat beyaz ve bulaşıcı bir körlük bu, bu sebeple de yayılan körlüğü önlemek adına ülkede olağanüstü hal ilan ediliyor, kör olmuş ve körlerle etkileşimde bulunmuş herkes toplumdan uzak eski boş bir yerde karantinaya alınıyorlar (bu arada kitabı İngilizce okuduğum için bu yere akıl hastanesi anlamında kullanılabilen ‘’asylum’’ çevirisi yapıldığını gördüm, orijinal dilinde ne kullanılıyor bilmiyorum ama bu kelime oyunu da çok ilgi çekici olmuş bana kalırsa) ve kendi aralarında yaşamak için yeni bir düzen oluşturuyorlar. Yazar kitapta geçen diyaloglar ve yaşanan olaylar ile korku ve panik altında insanların çöken ‘’ahlak’’ değerlerini gösteriyor bizlere, çok kısaca. Yazarın değindiği birkaç temayı kısaca açıklamaya çalışmak istiyorum bu yazıda, başlayalım.


KÖRLÜK

Bir kere kitapta kullanılan körlük bir metafor, modern toplum yapısına getirilen bir eleştiri olarak kullanılıyor. Kitapta körlük karşısında güçsüz kalan bir devlet ve din ile karşılaşıyoruz halbuki bizim modern toplumlarımız için din ve devlet olmazsa olmaz iki güçtür hatta ve hatta uğurlarına kurşun atar kurşun yeriz. Kitapta bu iki unsur güçlerini kaybederek anlamlarını ve işlevlerini kaybediyorlar, demek ki neymiş sarsılmaz güç diye gördüklerimize aslında bu anlamları ve misyonları yükleyenler bizlermişiz, bizler aslında hep yalnız ve tek başımızaymışız ama bir şeylere inanmak, en önemlisi de sorumluluklarımızı, başımıza gelenleri bir başkaya yıkmak, gönüllü köleler olmak ve gerektiğinde de bir günah keçisi bulmak istemişiz. Sadece bu konu üzerinden değil, genel olarak söylüyorum, insan çok komplike sağolsun. Bir de unutmadan şunu ekleyeyim, kitapta karantinada kör olmayan fakat eşini yalnız bırakmak istemediği için kör taklidi yapan tek kişi doktorun karısı; yani bir kadın figür. Bence bu da feminist bir yaklaşımdan dolayı bu şekilde kurgulanmış, erkek egemen dünyada dengelerin bir anda değişebileceğini, erkeğin de güçsüzlüğünü vurgulamak için kör olmama yani güçlü olma durumu bir kadına verilmiş.


İNSAN DOĞASI VE İHTİYAÇLARI

İnsan yeme, içme gibi temel ihtiyaçlara bağımlı bir yaradılışa sahiptir ve doğduğundan itibaren bu ihtiyaçlara ve devamında gerekli ve gerekli kıldığı unsurlara muhtaç yapıdadır, insan muhtaç doğar. Bu muhtaçlıktan kaçamadığı için bundan zevk almak istemiş ve artık bunun çivisini çıkarmıştır diye düşünüyorum. Ne gibi? Günümüz influencer’larının, markaların vb.’lerinin bizlere pomapaladıkları ihtiyaç listeleri veya çeşitli gelişimler. Asla aklımızın ucuna gelmeyecek maddeleri olmazsa olmazlar listelerimize ekleyip onlara sahip olmak için mesailer harcayabiliyoruz. Toplumlarımızı iyi yönde geliştirmek için teknolojik ve sosyal gelişimlere ihtiyaçlarımız olduğunu biliyoruz fakat bir dakika durur muyuz artık, bir dakika neye ne kadar ihtiyacım var diye düşünür müyüz lütfen yada her gelişim insana, doğaya hizmet eden bir gelişim midir? Kapitalizmden kaçamıyoruz, sınırılarımızı çizelim. Her neyse Saramago’ya dönersek, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar da modern toplumun gereksinim diye nitelendirdiği sahip olduklarımızın gereksizliğini, kitaptaki kahramanları bunlardan yoksun bırakarak asıl ihtiyaçlarımızın bunlar olmadığını gösteriyor. Kendi hayatımızı devam ettirebilmemiz ve bir düzen içerisinde yaşayabilmemizin sırrı doğru bir disiplin ve ‘’doğru’’ vicdani hareketlerdir. Doğru derken de anlıyorsunuz işte; kesme, öldürme, çalma, hak yeme, hakkını yedirme… Karantina altında kalan kör insanlar için artık paraları, kıyafetleri, evlerindeki ileri teknoloji ürünleri gibi birçok madde anlamını yitirmiştir fakat kitabın değinmek istediği nokta tam olarak bu değil. Yapılan eleştiri bunların insan doğasına uygun şekilde hayatlarımızda olmaması, bizim bu ürünlere hizmet eder şekillerde hayatlar kurmuş olmamız… Körlük şimdi her şeyimizi aldı götürdü bu kitapta…



İYİ- KÖTÜ KAVRAMLARI

İyi ya da kötü insan yoktur, yaşadığı durumlar karşısında verdiği tepkilerle tanımlanan insanlar vardır. Kitapta günlük hayatlarında sessiz sakin, işinde gücünde yaşayan insanların karantina altında birer hırsız, tecavüzcü ve katile dönüşebildiklerini görüyoruz, bu da aklıma babamın ‘’ babana bile güvenme kızım’’ sözlerini hatırlatıyor. Kitapta doktorun karısı tecavüzcülerden birini öldürüyor, birini öldürme eylemini ‘’kötü’’ diye nitelendiriyoruz, bu durumda işlenen cinayet için kadına ‘’kötü’’ denir mi... Öte yandan doktorun karısı karakteri bizlere her koşulda ‘’iyi’’ kalınabileceğini de gösteriyor. Yaşanan olaylara, düşülen durumlara rağmen görme yetisine sahip olan tek kadın bu gücünü onlara yardım etmek için kullanma tercihinde bulunuyor. Onlara hijyen konusunda, hastalandıklarında, aç kaldıklarında, yer-yön bulmalarında, düzen oluşturmalarında, ölülerini gömmede, her konuda cesareti ile yardım ediyor ve bunu görebilen tek insan olduğu için ahlaki bir zorunluluk olarak hissettiğinden yapıyor fakat o da birini öldürmüştü… Doktorun karısı iyi mi kötü mü? Saramago’ya göre insan hem iyi hem kötüdür, bu etiketleme durumlar ve tercihlere göre iki şekilde de olabilir.


Özetle, kitap sağlam bir sistem eleştirisi. Okuyucuyu sarsan ve asıl körlüğün ne olduğunu okuyucuya sorgulatmak isteyen betimlemeleriyle beraber bir şahaser. Son olarak kitabın bir de yine aynı ‘’körlük’’ adıyla çekilmiş bir filmi var, ilginizi çekerse diye öneri olsun. Bir de ''Bird Box'' filmini izleyenler vardır aranızda, kitapla çok benzerlik gösteriyor değil mi, bu kitaptan mı esinlenildi acaba?