Ulusa seslenir gibi sesleneceğim size
Ki bazı vaatler, içerisinde pişmanlığı da barındırır.
Elimden tutup çekmediniz ya buraya
Bile isteye geldim
Ve bazı pişmanlıkların ayağına “iyi ki”ler bağlıdır.
Sokağımın önünü süpürdüm şimdiye dek
Çiçek gibi cümleler dizdim size
Gözlerim büyürdü denk gelince size
Rica etmediniz ben buyurdum
Lakin bazı iyi niyetlerin varacağı yerler tenhalardır.
Anlamsız anlam arayışlarıma anlamlı cümleler kurup
Boy boy astırdım duvarlarınıza
Pencerelerinize...
Ne geldi?
Bana “ama”lardan başka ne verdiniz?
Bağırmadığım halde anlayın diye ünlemler kullandım
Ne oldu?
Kendi uydurduğum senaryolarımda boğulurken öylece baktınız.
Siz var ya
Bilmemenin verdiği o cesarete aşıksınız
Farkında olmadığınız manaların vereceği ağırlıktan kaçtınız
Bir ben miyim eşekbaşı?
Kanadı kopan kelebeğe üzülen bir tek ben miyim?
Ne olacak ahvalimiz diye
Gece gece tüm doğuyu omzuna alan bir ben miyim?
Ben...
Neyim ki ne olmaya çabalıyorum
Uçarken kanadının olmadığını fark eden Anka gibiyim
Ne Anka kuşu gerçek
Ne de kanat gerek uçmak için
Burada içimi dökeceğim diye çırpınışlarım sahici bir tek
Gülümseyin azizlerim
Gülecek bir şey yokken dahi güleduran gözlerinizi dikin de gülün!
Manaya aç bu ruha dönün de bir çift laf savurun!
Delirmiş deyin.