Bu soruyu farklı bir açıdan da sorabiliriz: Koşullu sevgi mümkün müdür? Önceki iki gün boyunca yoğun bir şekilde araştırma ve okuma yaparak elde ettiğim bilgiler ışığında, bilinçli bireyler arasında koşulsuz sevginin var olmadığına dair akademik makalelere dayanarak, bu konudaki bilimsel yanıtı paylaşmak istiyorum:
Bilinçli varlıklar arasında mutlak bir koşulsuz sevgi bulunmamaktadır. Bu nedenle, sevgi koşulludur. İlk olarak, seven kişi, karşı taraftan sevgi görmeyi bekler. Bu, bir annenin çocuğundan sevgi beklemesi gibi bir koşuldur. Bazı okurların hemen itiraz edebileceğini tahmin ediyorum, ancak devam edersek uzlaşabileceğimize inanıyorum. O halde devam ediyorum:
Koşulsuz Sevgi Nedir, Ne Değildir?
Bir bitkiyi veya nesneyi sevdiğimizde, karşılık beklemeyiz. Bu beklentisiz sevgi, sağlıklı olduğunda koşulsuz sevgidir. Aynı şekilde, bilinçsiz bir varlık olan bebeklere karşı bir anne-babanın sevgisi koşulsuz kabul edilebilir. Bilinçsiz bir varlıktan veya nesneden sevgi beklememek ne kadar sağlıklıysa, bilinçli bir varlıktan sevgi beklemek de o kadar sağlıklıdır. O halde, yetişkinler arasındaki sevginin koşullarından bahsedelim mi? Çünkü bu konuyla ilgilenenlerin genellikle ilişkilerini değerlendirmek istediğini düşünüyorum. Aile bireyleri, arkadaşlar veya sevgililerle olan ilişkilerimizden bahsediyorum…
Sevgimize karşılık görmek en temel koşuldur, dedik. Bu koşul sağlandıktan sonra, diğer tüm koşulları göz ardı ederek sevebiliriz, doğru!
Şunu söyleyebilirsiniz: “Peki bir anne-baba, kendilerini sevmeyen, yetişkin evlatlarını sevmeye devam ediyorsa, bu koşulsuz sevgi değil midir?”
Buna şöyle cevap verebilirim: Anne-baba, beklentilerini kontrol ettiği için buna koşulsuz sevgi diyebiliriz, ancak bu annenin veya babanın sevgi beklemediği anlamına gelmez. Bilimsel çalışmaların bu sorulara yanıt verdiğini göz önüne alarak, koşulsuz sevgi olup olmamasından ziyade, koşulların veya beklentilerin sağlıklı olup olmadığını tartışmayı tercih ederim.
Örneğin, sevdiğimiz kişinin bizi değiştirmeye çalışmamasını beklemek veya bizi olduğumuz gibi sevmesini beklemek sağlıklı beklentilerdir. Kendi davranışlarımız sağlıksızsa -örneğin, bencil veya narsist biriysek- bu davranışları değiştirme sorumluluğu ve kararı bizdedir; bu sorumluluk sevgi gösteren kişide değildir. Eğer değişmek veya gelişmek istemiyorsak, karşımızdaki insan bizi ya olduğumuz gibi kabul etmeli ya da sevmekten vazgeçmeli, ya da ilişkisini gözden geçirmelidir. Sevgi, birini değiştirmek için geçerli bir neden değildir. Burada kilit kelime "ilişki"dir, çünkü "sevgi" ile "ilişki" aynı şeyi ifade etmez.
İlişki sahibi olmak, sorumluluk sahibi olmaktır. Örneğin, sevgilimize şunu diyebilir miyiz: "Eğer beni olduğum gibi seviyorsan, Ayşe ve Fatma ile olan ilişkimi de kabul etmelisin..." Bunu söyleyebilir miyiz? İyi düşünelim. Önce ben yanıtlayayım:
Eğer karşı taraf için bu bir sorun değilse, diyebiliriz, ancak bu durumu kabul edemiyorsa, bu sadece ilişkisini onaylamadığı anlamına gelir, sevgi yok demek değildir. Bu nedenle ilişkinin sona ermesi, sevginin sona erdiği anlamına gelmez, ancak en temel koşulumuz olan sevgimize karşılık bulma durumu bir gün ortadan kalkarsa, ilişki gibi sevgi de zamanla sona erebilir. Büyük olasılıkla da sona erer. Bu nedenle, sevgili okur, karşımızdaki insanın sevgisini değil, ilişkiden beklentilerini ve bizim bu beklentilere ne kadar uygun davrandığımızı düşünmeliyiz. Veya karşımızdaki insanın bizim beklentilerimize ne kadar uygun davrandığını düşünmeliyiz. Beklentiler uyuşmadığı yerlerde, uzlaşma sağlanamadığı durumlarda, ilişki biterken sevgi kalabilir. İşte, eğer bir koşulsuz sevgiden bahsedeceksek, asıl koşulsuz sevgi budur diye düşünüyorum!
Belki de siz veya sevgiliniz, ilişkinin sorumluluklarını almayı reddettiniz. Belki sorumluluklarınızı vaktinde yerine getiremediniz. Belki de sorumluluk alabileceğinize dair karşı tarafın umutlarını yok ettiniz. Olabilir mi?