kendinden geçmiş bir yolcu sokak ortasında

tutturmuş bir türkü

parçalanmış ayakkabısı çamurlara bata çıka

kan kusuyor geceye

ve uzaklarda bir yerlerde parıldayan ışık kümeleri

mide bulandıracak kadar güzel


sözlerimi tutmadığım o geceki gibi

ansızın nasıl uzak göründüyse bütün dünya gözüme

bütün o renk cümbüşü ve karmaşası

yanarak sönen bir kuyruklu yıldız gibi

taşa dönüşeceğinden habersiz


sanılanın aksine

herkes ulu orta ve çıplak

öyle bir çıplaklık görmedi gözler henüz

böylesine utanç verici ve acınası


gözler yalan söylemezmiş ve peki dudaklar

dudaklar neden bu kadar alçak

sönmeyen bu ateşi harlayan yalanlar

utanmazlar mı gözlerden?