düşünegelinmiş dünyada geleneği bozmadan ilerliyorum

kim ne yapardı diyorum,

epimetheus vardı ya pandora kutusunu açan

bir aptallık anına denk gelmiştir belki de yüklenmemek gerek

havva yalanmış, adem de kaburgadan,

bir kravat takmış tanrının önünde.

ademoğlu kaburgaya tapınmış, geleneği bozmayı sevmeyiz biz!

-sığlaşmış kalabalıklarda yüzerim-

seçtim, ah bu bir hayal, sevmeyiz biz topluluk, rastgelmiş,

düşünürüm de hayallere kapılırım aniden, belki köşelerde toz tutmuş.

bir duvara bakarım da kaybolurum sarhoşlukta, eskimiş.

avcumu açar kar düşsün diye beklerim, gökyüzündeki aslında güneşmiş

-iki tane mi çaydanlık var ocakta,

yoksa şarabı sıcak mı içeriz çay mı içeriz?-

doydum ben yaşamaya diye bağırdım en son, pek hatırımda kalmamış

sonra kendimi kendimden saklamışım bir dolaba,

sonunu bilmekten öte sonunu yaşayan, histeri nöbetinde Kirillov gibi,

yoksa bağırdım mı sandım, şimdi söylenmez öyle

mızıka sesi duyuyorum, uzaklardanmış demişti birileri

o biri benmişim, bir benmişim, kar yağdıran da güneşin batışıymış.

kimse kalmamış akşamın ışığında, ben kalmışım bir de bir çingene

rüzgar eserken Esmeralda diye bağırırmışım

ben alırım, ben alırım bir çiçek ne var

sonsuza kadar yaşasın,

yaşasın, ben yok olsam da, geride hiçbir şey bırakamamış ben,

son anımı bile yitirdikleri vakit hatırlarında.