YAZAR: SAMAD BEHRANGİ


Ne zaman İran edebiyatından bir eser okusam hep o aynı anlam dünyasına ait buruk bir his kaplar içimi. Birçok Küçük Kara Balık'ın hikayesini hatırlatır bana.


Kitap bir çocuk kitabı özellikleri taşıyorsa da yetişkinlerin anlam dünyasına yönelik derin bir felsefeye sahiptir. Oldukça sade bir anlatıma sahip olan kitap, İran edebiyatından alışık olduğumuz yoğun süslü anlatımdan eser taşımıyor. Anlam yönünden ise Çağdaş İran edebiyatına tanışıklığı olanlara gizliden gizliye zuhur eden buhranlı bir his yabancı hiç gelmeyecektir.

Kitap bir çocuk kitabı olma özelliği taşıyor demiştik. Yazar, bolca sembollere başvurmuş; bu açıdan alegorik olan kitap küçük bir balığın var olduğu dünyayı keşfetme arzusunu, içinde yaşadığı gölün dışında başka nelerin olduğunu, yaşamın yalnızca içinde yaşadığı bu gölden ibaret olup olmadığını merak etmesinin sonucunda başından geçen serüveni anlatmaktadır. 


Bir çocuğun hayatı keşfetme güdüsüne göldeki diğer canlıların ket vurma çabası bize kendi hayatımızı hatırlatıyor. Korkular, kaygılar ve belirsizlik bizi hep daha fazlasını düşünmekten ve bunun uğruna hareket etmekten alıkoyabilmiştir. Fakat Küçük Kara Balık'ta bu merak bitmemektedir. Ailesinin ve sosyal çevresinin ikazlarına rağmen bu uğurda yola çıkmıştır.

Kalmak mı daha cesurca, gitmek mi?

Küçük balık, bu uğurda türlü tehlikeler ile karşılaşıyor fakat hepsinin üstesinden gelebilecek bir cesaret ve kararlılık göstererek tehlikelerden kurtulmayı başarıyor. Bu uzun yolculukta birçok farklı canlı ile karşılaşıyor ve onlardan bazen nasihat alıyor bazen ise onların yaşam şekillerini, bakış açılarını öğreniyor. Kimisinin yaşamak adına çok korkak olduğunu, kimisinin ise tıpkı yaşadığı göldeki balıklar gibi dünyayı yalnızca kendi yaşamından ibaret sandığını fark ediyor.

hatta ona "Bizden daha iyisini bulamazsın." diyen kurbağaya hiçbir şey bilmediklerini, eğer bilselerdi kendilerini güzel bulan başka canlıların da olabileceğini düşünebileceklerini söylüyor. Öykünün sonunda ise nine hikayeyi bitiriyor ve hikayenin geri kalanını ertesi gece anlatacağını söylüyor. İşte tam burada kara balığın akıbetinin ne olduğu konusunda hikayenin ucu açık kalıyor ve yazar bu mevzuyu bizim hayal gücümüze bırakıyorken bize de kendi okyanusumuzda ay ışığını seyrederken derin düşüncelere dalmak kalıyor.