Olasılıkları arkamda bırakıp yürüdüm tekrar eve dönmek için. Koşsam bile yetişemedim hiç kendime bile. Zihnimde dönen fırtınalar beni tekrar oraya getirdi. Sıcak bir gündü dört temmuz. Parkta oynayan çocukların bile farkına varmadan oturdum o banka. Bizim bankımız. Zihnimde dönen fırtınaya kaptırdım kendimi ve gözlerimi kapadım istemsiz. Sonra bir meltem esti sol yanımdan ve ben orada kalmak için sımsıkı kapattım gözlerimi. Başka bir evrende seninleyim Küçük Prens artık. İçindeki kıvılcımı gizlemek için maskelemişsin soğuk bakışlarla kendini. Sorulara cevap vermeyerek yenmişsin kendini küçük dünyanda. Cevap vermediğin her soru hançer gibi saplanırken kalbine bağırmışsın acıyla ve kimse duymamış çığlıklarını. Kendinle baş başa kaldıkça karanlığı daha yoğun hissetmişsin. Neşeyi yüzünden yok edip kargaları korkutan korkuluğa döndüğünde masal bitmiş ve sen Küçük Prens olarak kalmışsın bir yaz masalında. Yeniden hissetmek için verdiğim tüm savaşlara ihtiyacım yok artık. Islak yanaklarıma kondurduğun öpücüğün hissettirdiği sıcaklık senden kalan tek imza artık. Büyüdükçe kaybettiğim tüm hislerimin tek parçası halinde can buldun kısa bir süre için yanımda. Ve serin bir sonbaharda camımdaki buğu gibi güneş açınca kayboldun. Kalbimin derinliklerinde soğuk ve güneş ışığından yoksun yerde yazdım seni. Sen farkında değildin ben ezbere bilirken tüm satırları. Bu senaryonun yazarı, yönetmeni ve oyuncusu kimdi? Sahnede kahkahalarla neşe saçıp, geceleri düşünmekten uyuyamayan gizli karaktere "MERHABA" deme zamanı. Banktan kalkıp reverans verdim tüm seyircilerime.