Yarına çıkamamak temennisiyle kapadığım gözlerimi, arsız bir arabanın korna sesiyle açtım bugün günlük. Yastığımın altındaki sigara paketine uzandı elim. Kuş sesiyle de uyansam yakılacaktı o sigara. Ayağa kalktım, siyah pantolonumu ve siyah ceketimi giydim. Ceketimden bile uzun olan saçlarımı, dışarı çıkılabilecek vaziyete gelene kadar taradım. Nereye gideceğimi bilmeden çıktım evden. Meğer ayaklarım biliyormuş nereye gideceğimi. Doğduğum o eski püskü eve götürdü beni. Günlük tutardım çocukken, insanlardan daha çok güvenirdim ona. Hem yargılamazdı hiçbir zaman beni. Farelerin oyduğu tahta zeminin arasına saklardım günlüğümü. Aldım elime okumaya başladım. Kim demiş zamanda yolculuğu henüz bulamadık diye günlük? Bak, bir küflenmiş kâğıt parçasıyla nerelere gideceğim şimdi. İlk sitemim pamuk şekerci ağabeye olmuş. Pembe renkte pamuk şekeri olmadığı, hepsi mavi renkte olduğu için kızmışım ona. Yine çevirdim küflü günlüğümü. Bak, ilk kırgınlığım anneme olmuş. Kardeşime ışıklı ayakkabı aldığı için anneme kırılmışım, bana almamış çünkü. Çok kırılmışım günlük, minik yanağımdan süzülen gözyaşları mürekkebi dağıtmış. İlk kıskançlığım en yakın arkadaşımaymış. Sınıftayken, annesinin ona sımsıkı sarıldığını görmüşüm. Yine çevirdim sayfayı günlük. Yarım kalmış bir yazıyla karşılaştım. Kalemimin mürekkebi bitmiş. Bir sonraki sayfada ise kırtasiyeden çaldığım mürekkepli kalemden bahsetmişim. Babama, "Bana kalem alır mısın?" diye sormamışım bile, gülermiş bana çünkü. Mürekkepmiş ilk hırsızlığım. Sayfayı yine çevirdim günlük. İlk nefretim insanlığaymış. Benden izin almadan temiz bedenimde gezen kirli bir elden bahsetmişim. Çirkin bir elmiş o günlük, çok korkmuşum. Kara bir kutu çizmişim yazının altına. İyiliğe olan inancımı o kara kutuya gömmüşüm. Eriklerini yediğim için azar yemişim komşudan günlük.

Niye kızdın bana Ayşe teyze? Çocuğum ben çocuk! Kurallara uyarsam, taşkınlık yapmazsam senden ne farkım kalır? Bahçeme erik ağacı dikeceğim Ayşe teyze, dallarına zil takacağım. Her zil sesi duyuşumda, eriklere uzanan minik elleri seyredeceğim pencereden. Ceplerine erikleri doldurana kadar bekleyip, "Ne yapıyorsunuz siz orada?" diye bağıracağım. Yakalanma korkusuyla pır pır atan çocuk kalplerinden öpeceğim hepsini. Yapacağım bunları Ayşe teyze.

Koyamadım aynı yerine küflenmiş günlüğümü, onu da yanıma alarak çıktım evden. Taktım kulaklığımı, ellerimi cebime koydum. Yürüdüm, ağlamaktan kızaran gözlerimi soğutana kadar yürüdüm. Bak şimdi akşam oldu, yatağımdayım. Yine yarına çıkamamak temennisiyle kapatıyorum gözlerimi. İyi uykular günlük.