Kültürün, insanlığın kendini dünyaya ispatlamak olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım zira her ülkenin, her milletin kendine özgü dünya görüşü, dünyayı algılayış şekli farklıdır. Bunun neticesinde, bu farklı algılayış neticesinde kültürüne yansıyarak farklılık meydana gelmiştir. İnsanlığın ilk dönemlerindeki dünyayı farklı algılayışından dolayı kültürün insan kadar eski olduğunu söyleyebiliriz. Antik Çağ'daki Yunan medeniyetinde Aristo, Thales gibi günümüze de ışık tutan filozofların dünyayı tanımlaması ve farklı algılayışı neticesiyle Yunan kültürü, sonra da Yunan medeniyeti oluşmuştur. Netice olarak günümüz Batı medeniyetine dönüşmüştür. Aynı şekilde İslam kültürüne de bakacak olursak Hz. Muhammed ile İslam şuuru oluşur ve inanların dünyayı algılayışı şekillenir. Neticesinde İslam kültürü daha sonra da İslam medeniyeti meydana gelmiştir. Fakat bu kültürün ve medeniyetin gelişmesi ve yayılması için de eğitime başvurulmuştur. Eğitim ile sınırı genişlemiştir.

 

Eğitim ile kültürün bu şekilde iş birliği mevcuttur. Eğitim denirken öğretim ile birlikte zikredilmiştir. Fakat ikisi farklı anlamlara gelmektedir. Öğretim işi eğitimin okullarda planlı programlı yapılan kısmıdır. Öğretim, belirlenmiş olan müfredatı öğrenmek ve bu aşamadan sonra da uzmanlık kazanmak anlamında kullanılır. Anaokulu ya da ilkokuldan başlayan öğretim süresi üniversiteye kadar devam eder ve bu aşamadan sonra da kişiler istedikleri öğretimi alarak hayata atılıp öğrendikleri bu öğretimleri işlerinde kullanırlar. Arasında da böylesine ince bir çizgi vardır.